Yağmurdan su istedim
Gözyaşıma ekledim
Aktı gözyaşım gelmedin
Kırmızıdan kan istedim
Yüreğimi besledim
Sene 1947
Henüz yavrusunu doğurmamışken zemheri soğuğu
Kuru ayaz, kuru gök, kuru dal gibi gecekondu rüyasında
Henüz koklanmamış bir gül gibi yanık tezek kokusu
Sivas ırmağında
Seni bir sürgün akşamında yazdım ellerime
Titriyordu hani ellerim
Ve sen ısıtmak için son nefesinle üflüyordun elllerimi
Baş parmağımdaki nasır dağladı yüreğimi
Diyarbakır surları
Acıdır yarin kurları
Ali paşa mahallesi
Susmuyor davulları
Gül koydum suruna
Kız bu ne işve bu ne naz
Kışın turşuydun
Dökülüp serpildin yaz
Kaptın yeni sevgili
Leventte ev, araba yeni
Neden haykırdım diye sormadın bana
Sormadığın için haykırdım
Sesim gitti yalnızlığa
Yalnızlıktan sesini çağırdım
Yaşam!
Mapushanede atılan voltaya benzer
Aynı adımları atıp,
Aynı mesafeyi alıp,
Aynı yolda gidip geleceksin.
Bende gittim.
Tutmak zor gelir ellerim acırken
Kurşun az gelir yüreğim yanarken
Gül bülbüle kanarken
Boğma yanlızlığım boğma beni
Deniz Kızı
Ekmeğimin tuzu ol
Bakmasın gözlerin okyanusa
Çünkü ben bir baraka rüyasında
Yüreğimi senin buzunla eritiyorum
Dersimin kızıl gülü günaydın
Seni balçıklar içinde açan bir isyan akşamında sevdim
Yüreğimde beslediğim acıyı kendinmi sandın
Oysa köşe başında karanfil satan çoçuk bendim.
Ve her şeye inat dersimin kızıl gülü
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!