Doğar bir güneş içime
Solar menekşelerin güzelliği
Görülmez güllerin mayhoşluğu
Lal olur bülbüller
Doğar bir güneş içime
Çok uzaklardan duyulur yanık bir ses
Sağır kulaklarımda.
Ona yakın resmedilmiş birşeyler görüyor
Kör gözlerim.
Biri mi çağırıyor korkulu saraya
Okuyan ferman mı?
Garip bir gezginim
Heybem sensizlikle dolu
Sırtımda yamalı bir sevda hırkası
Dilimde eski bir sen türküsü
Alır uzunca yol sisli gözlerim
Beynimde takılmış prangalar
GELİNCİK
Sen, yüreğimin çorak topraklarında
Riayet eden gelincik
Sen, duygularımın ıssız karlı dağlarını
Baharla müjdeleyen gelincik
Gözlerinde tutuşmak.
Bulutsuz bir göğün yağmuruydu.
Gecenin gündüzü, baharın kışıydı.
Mahsulsüz mevsimin gecesiydi.
Ölen vaktin yelkovanıydı.
Hava gece
Yürüyorum sedasız ve sensiz
Sokaklarımdan
Örülmüş sağımda solumda hüzün
Duvarları
Öteki yandan harabeye dönmüş
Hey!
Hiç umut yıldızı gibi yalnız kaldın mı
Yavaş yavaş sönmeye başladın mı yarınlara
Kesik ay oldun mu
Bir yanın aydınlık öbürü karanlıkta kaldı mı
Mavi okyanusun gölgesinde yakamozsuz kaldın mı
Süngülere takılmış
Miğferli kelimelerim
Baltalanıyor ömür denen kalkanım
Umudumun hicranında
Dayanmıyor zırhlı yeleğim
Göğsümün yeryüzünde
Saklambaç oynadığım karanlığı özledim.
Topraklı damlarda yıldız kaymasını beklediğim
geceleri özledim.
Çamurdan yaptığım insanların verdiği
mutluluğu özledim.
Dünyadan habersiz olan masumluğumu
Sedasız bir rüzgar okşar
Soldaşımı
Sabahın çiçek vaktinde
Sarmış tüm güzelliklerin adı olan
Sevdiğim gönlüme
En gölgesiz hücreme kadar
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!