Sana bir kalp sunmaya geldim,
Aşkın ile yanmaya geldim.
Gönül altın kafes dediler,
Aç kapıyı konmaya geldim.
Arı gibi bahara geldim,
Hani, saçlarını koklarken senin,
Gülşende gibiydim, sende gibiydim.
Hani, emanetken bende gözlerin,
Ben sende gibiydim, sende gibiydim.
Hani, akıyorken birbirimize,
Duydum ki: Çepe çevre sarmışlar etrafını,
Yalancı sevdalılar türemiş yollarında.
Karşılık beklemeden aldım senin safını,
Göğsümde açan güller karardı kollarında.
Başka aşıklar buldun, umut içinde yandın,
Bir oyun oynuyorum:
Her gören nasılsın diye soruyor,
Hep iyiyim diyorum.
Ben bu oyunu bir yerlerden hatırlıyorum.
Yıllar önceydi, belki asırlar önce…
Seni geçmişte buldum ama
Anılar yaşanmamıştı daha.
Geçmişi görüp anı yaşıyorum.
Çare yok…
Büyük yerden ferman:
Her gece,
Her gece kilometreler eriyor ayaklarımda.
Her gece,
Her gece bir hayal taşıyorum gözlerimde.
Ben, her gece kaldırımların tutsağıyım.
Çağların ötesinden kendine kalp sunulan,
Başka ses, başka ışık arar mı, arar mı hiç!
Görünüşe aldanıp gerçeklerdir sanılan,
Her türlü yalanları sarar mı, sarar mı hiç!
Ömürler tükenip de üfleyince İsrafil,
Zamanla kirlenir bir şeyler:
Halı; kap-kacak, çamaşır.
Tozdur, yağdır, terdir kirleten.
Kirlenmişse bir şeyler
Temizlenmek ister.
Ancak
İnanmak istiyor gönlüm yarına,
Karamsarlık girmiş, hiç çıkmıyor ki…
Açlık gibi bir şey bu tok karına,
Gülşen açmış ama gül kokmuyor ki…
Baht karası deyip boyun eğmişim,
Bahar yorgunluğu vurdu başıma,
İstemem, istemem diyor şu gönlüm.
Ne yapmak istesem her uğraşıma,
İstemem, istemem diyor şu gönlüm.
Sekteye uğruyor günlük işlerim,
dolup taşan....kendini aşan şairlerimizden biri...bildiğini yazıyor bilerek yazıyor ve zevk veriyor...
saygılarımla