Anne, deniz nerde, yalımız nerde?
Hani gideceğimiz İzmir'e der de
Beni uyuturdun dizinde anne!
Geçende ablam da öyle diyordu
Bu bahar İzmir'e girmezse ordu
Düne kadar en akur ölümlere güldünüz,
Bugün bütün milletin gönlüne gömüldünüz,
Rahat, rahat uyuyun son âşiyanınızda!
Artık ne gözlerinizde köye dönmek emeli,
Ne yaranızı saran ince bir kadın eli,
Sular pırıl pırıl, rüzgar mis kokulu,
Kuş uçurmaz eski Türk kalyonlarının yolu.
Sağda sıra dağlarla kabaran Anadolu
Yeşil eteklerinde tükeniyor Toros'un!
Havada bir dost eli okşuyor derimizi;
Dalın eğri büğrü yaprağın ince
Rengin iğdeleşir rüzgar esince
Yazın şemsiyesin yaşlıya gence
Güzün derelere verirsin öğüt.
Sılacı dibinde unutur çile
Dediler; “Davranma,düştün kapana,
Ya çek bıçağını, ya gel amana! ”
Dedim ki; “Dadaşı doğuran ana;
Taşır mı karnında eğilecek baş? ”
Öldü mü bilmem ki, kaldı mı diri?
Dediler ki: ‘- Yok baban,
Babanı aldı vatan! ’
Meğer burada yatan
Senmişsin, babacığım!
Davullar çala çala,
I.
Sırma sarısını yay saçlarına,
Gözüne rengini koy denizlerin;
Düşün dudakların en incesini,
Yüzüne tuncunu ver benizlerin.
Onda yürüyüşün en yiğitçesi,
Sakarya'da ebedilik sırrına eren
Kahramanlar arasından geçiyor tren.
Hatırasız harabeler önünde durup
Duyuyoruz ruhumuzda hazin bir gurup.
Sonra yine tiren sesi, yine yolculuk,
Her saniye karşımızda başka bir ufuk!
Allahım ne bunaltıcı, ne boğucu bir gece…
Gözlerimiz bulutlandı arabaya binince
Karanlıkta kaçıyoruz, çoğalıyor korkumuz,
Umulmadık bir felâket geçiriyor ordumuz.
Fakirleri yalınayak, zenginleri atında,
Yollar uzun bir inilti yıldızların altında.
ne mucize ne efsun
ne örümcek ne yosun
çankaya yeter bize
kabe arab'ın olsun..
Hadi oradan
"Beyni sulanmış kemalist"
Üstâd Kemalettin Kamu'nun 'Gurbet' Şiiri ezberlediğim (1965 yılında) ilk
muhteşem şiir.O günden beri "Ben gurbette değilim /Gurbet benim içimde"
Ve ben kalabalıklarda yanlızlığı yaşıyo-
rum. Sebahattin Karadaş 'Hakkakul'