Nasıl bıraktıysam aydınlık, seni
öylece teslim almak için gelmiştim.
Kirpiklerinin içinden doğuyor ruhsuz karanlık
Geceyle konuştum senden
bil ki, ben de onunla beraber yaşamamak istiyoruz seni
niye, diye sormana gerek yok; bak aynaya, gör kendini…
şimdi güneş vakti
güneş aydınlatsın yüzünü
senin yüzün
gecelere basılmış
ayak izlerin gibi karanlık değil
korkmadan
polis coplarıyla kapalı
siyah beyaz sokaklarda
kırmızı beyaz bayraklar
açmışlar gelincikler gibi…
hainler iktidarda
bir kış daha geçiyor işte,
bir kış daha gelmeni bekliyorum.
kar yollarımı kapatıyor,
kapattığı için yolları, kızmıyorum kara:
üşüttüğü için, kızmıyorum kışa
tüm zorlukları aşıp
bir kış daha geçiyor işte,
bir kış daha gelmeni bekliyorum.
kar yollarımı kapatıyor,
kapattığı için yolları, kızmıyorum kara:
üşüttüğü için, kızmıyorum kışa
tüm zorlukları aşıp
Gene ayrılık, hep ayrılık.
Of be,
of! ..
Göz yaşlarım segah makamında,
gene beceremedik gamzelerinde gömülebilmeyi...
Halbuki, o kadar da az bir zaman kalmıştı ki...
İstanbul,
Taşın toprağın altın değilmiş,
bil istedim…
Eylülün geldi yaprak dökümüyle,
yolcuları azaldı denizlerinin…
Belki o küçük rıhtımdan bir tekne çıktı yolculuğa, umut yüklü…
saatin tiktakları ağıt sesleri gibi,
vakit geçmek bilmiyor,
inadına,
çıldırtarak...
şiddet
dün nasıl canlı bombayla aramıza sızdıysa
“dünyaya getirdiğim çocuk,
darp etti onurumu;
lügatlerden sildi attı,
babalık yorumunu...”
“bağırdım yürekten
Bir mısralık yol aldık
Ömrümüzce yazarak
Yıprandı dağ, taş, deniz
Yıprandık biz hepimiz
Bakışlar tutsak kaldı
Buğulu gözlerinde
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!