Baba!
Sende birini özlediğinde,
Kalbin şımarırmıydı?
Sızlarmıydı burun direğin,
Ya da ne bileyim gözlerin.
Olurmuydu dilinin şımarıpta,
Doğma çocuk! doğma bu yaşanılası zor yere,
Ne kadar saf ve temiz teşrif etsende,
Seni kirletmek için hazırlanmış çirkinlikler,
Kollarını açmış gelişini beklemekte
Tümü sahte samimiyetiyle.
Gözlerim! yiteni aramaktan,
hangi vakit cayacaksınız?
bilirim, ne sizler nede ben,
ondan gayrı yol,
bundan gayrı dil bilmeyiz...
O'na dair ne varsa,
Sonra dedim ki;
Abi be!
Sevmek...........?
...ve cigarasından derin bir nefes çekti,
başladı anlatmaya
Gönülden geçenler gelse dile,
Lâl olur da kalır, dil sevdiğim!
Bülbülün feryadı gonca güle,
Benim ki de sana, bil sevdiğim...
Sevda sırınandı bildim sustum,
Yarının bugünün dünün,
Senden ayrı geçen günün,
Mahşerde kadere bunun,
Hesabını sormaz mıyım!
Ömür geçmiş beklemekle,
Tık tık tık…
Ses yok kapıdan…
İçimde bir şüphe bin korku!
Ya öyleyse?
Gönlüm döndü kara kışa,
Geçti bahar yaz olmadı,
Kadermiş bu geldi başa,
Söylenecek söz kalmadı...
Esti geçti acı yeldi,
Âleme hâlimi ettim ki beyan,
Mâşuk ne Âşık kim görsünler diye,
Kalemi kelâma ettim ki şayan,
Şiir ne şair kim bilsinler diye...
Hasreti sinemde derince yara,
Kırılan kalp değildi bir tek,
Gökyüzüne uğrun yolladığım,
Adından ibaret duam kırıldı...
Sana çıkan onca söz,
Kalem kırıldı,
Kelam kırıldı,



Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!