Bugün yine kendime tutunamadım,
ellerim kendime kayıyor her düşüşte.
Ben değilim içimde oturan,
ama başka kimse de değil.
Sustuğum yerde çürüyor cümleler,
bazen harfler bile kaçmak istiyor benden.
Bir ağırlık değil bu,
bir eksiklik gibi büyüyor içimde.
Güldüğüm her yerde izim kaldı,
ama ben o yerlere dönemiyorum.
Gülmek suçmuş gibi,
ben hep pişmanlığı öğrendim sevinçten önce.
Zaman geçmiyor değil,
ben geçemiyorum üstümden.
Her sabah aynı benle uyanıyorum,
ve bu, uyanmaktan daha yorgun.
Adım atınca yol olmuyor artık,
çünkü gittiğim her yerden geri dönecek biri değilim.
İleri dediğin ne ki?
Sadece kaybolmanın başka yönü.
İçimi döksem, kim kaldırır?
Kim toplar dağılmış bir ruhu,
sen bile yüzüme bakmazken,
ben içimde göz göze geliyorum kendimle.
Kelimeler yetmiyor artık,
çünkü acılar cümle kurmuyor.
Sadece duruyorlar bir köşede,
bir bıçak gibi, kullanılmadan da kesiyorlar.
Zil çalan kapılar duydum rüyamda,
ama kimse girmedi.
Beklemek bile beni terk etti bir süredir,
şimdi sadece olup olmadığım belli değil.
Bir ben var benden gizlenen,
ve her gece üstüme örtülen.
Uykusuzluk değil bu,
uyanamayan bir parçanın sonsuzluğu.
Çekmecemde birikmiş hatıralar yok,
çünkü hiçbir şeyi saklamadım ben.
Ne geldiyse, içime gömdüm,
ama mezar kazmadım, üstünü bile örtmedim.
Beni içeriden kim kovdu bilmiyorum,
ama gidecek başka beden de bırakmadılar bana.
Şimdi bir kabuk gibi geziyorum,
içinde olmayan bir benle.
Ve hâlâ yürüyorum,
çünkü durursam düşerim,
düşersem parçalanırım,
parçalanırsam belki…
belki birileri sever kırık yanlarımı.
Ama bu bile umut değil artık,
sadece alışkanlıkla devam eden bir yokluk.
öneri fon linki:
https://www.youtube.com/watch?v=37FPXz8kfcg
Kayıt Tarihi : 22.6.2025 18:22:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!