KELEBEKLERİN VUSLATI
Sanki biri gelecek o pencereden o pencereye.
Gözler hemen aşağıdaki yokuşu arşınlar.
Kulaklar kapılara dayalı, bir tık sesinin yoğun özlemindedir.
Saniyeler zamanı örer, hep aynı desende.
Aynı şiirden aynı bekleyişten ilham alır örücü.
Büyücü, zamanın sayfasında yer ayırır.
Mavera iklimindeki muzdariplere.
Ama çekilmiş gözlere inat, perdelerde soyunur bir karartı.
Büyük bir eteğe tutunmaksa gayen bakarsan aldanırsın.
Pencereler beşinci mevsimin vuslatını yaşar,
Duvarlar dile gelir adeta.
Yalnızlığını, bekleyişini paylaşmak istercesine.
Büyük bir ezgi söylemeye başlar insana.
O an insan sesinin bütün artistik kalıplarını parçalayarak.
Yalnızım, yalnızım, yalnızım…
Işıklar bir yanar, bir söner.
Belki bir daha yanmak umuduyla bir daha söner.
Işıltılı bir gemi ölümü sevdirircesine,
Odanın önünden geçer, yavaş yavaş.
Ölmek kolay mı?
Anılar ucu zehirli bir hançer gibi batıp batıp çıkar göğsüme.
Yıllar ateşten bir yorgan gibi katlanır üst üste.
Pencerede gölgeler sevişir.
Şafak vakti sonsuzluğa yürür yalnız kelebekler.
Bir alın secde ile kucaklaşır kalın bir perdenin ardında.
Kimileri Allah’a yaklaşır, Allah’a !
O vakit her şey küçülür ama her şey.
Caddeler, şehirler, metropoller.
Anakaralar su içindeki atlama taşları kadar küçülür.
Her şey küçülür yaşlı gözlerimde her şey.
Bin kere özledim, bir kere söylüyorum.
Ve bundan sonra büyümek istiyorum.
Adımlarımın büyüdüğünü hissediyorum.
Adımlar, adımlar, adımlar…
Kayıt Tarihi : 6.10.2021 11:02:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!