Ay kıskanır, esmersin geceye inat
birden binalar geçer, bakarsın biz ilçe değiştirmişiz
haritanın en başından sonuna belki
bir otobüse biner, ilaçlarımızı deneriz
gece artık olmaz, kıskanır -da griye evrilir
yatalak bir adam son kez yürüyecekse
olduğun tarafa devrilir
seviştiğimiz gecenin sana ait olması,
manidar değilde nedir.
Ay tutulması başlar,
şarabımıza pelesenk tebessümünde
sen hala esmersin di mi geceye inat
yoruyorsun kedileri
dişlerinin güzel pusatından böyle gülüyorsun,
tüy döküyor Tavus kuşları kıskançlıktan
Rujunu temizlerken ve dökerken kumlarını saçlarından
sulanırken gözlerim yorgunluktan
şehir sönerken gece pencerelerinden bir bir
kirli bardaklar patlarken taverna duvarlarında
lider bellerim dudaklarını yolsuzluk yapmayan
depremler bu sırada kopar dayanaklarımıza
büyümüş yaşımız ise, işe yarar artık ağlayamayınca
kaç kat toprak altından sarılmak gerek ruhundan
rüniklerinden anlam çıkaramazsam okuduğum taraçalarından
günü geceye tercih etmiş ve azalmışsam üstelik
kafeler sokağının kalabalığında beklerim
korkaklar kaldırımdan yürürken yolda beklerim elimde şişe
sen uyurken zigon eşiğinde, yorganını çeker beklerim
uyandırmadan tenini, iç karartılarından gelirim evime
peçeten katmerli bir ruj çıkartır sıralarda varırım kesin
martılar pike atarken yağmuruna, suyuna
kadife kahve koltuğun arkasında ellerini izlerim
katlanmış bordo ağlarken rujun ayrıldığı yerlerin
yarı ıslak, yekpare dizilmiş bir iz kalır şaraptan
sen kedileri ve şiirleri seversin
yağmur bulutundan daha esmersin.
Kayıt Tarihi : 11.10.2019 03:21:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
