Terk edip gitti beni, düştüm dilden dillere,
O vefasız yüzünden, vurdum başım yerlere.
Sorsalar şimdi bana, bu aşk nasıl bitti diye,
Ölürüm de diyemem, o terk edip gitti diye.
Kopamaz ki bağrımdan, bu aşkı silemez ki,
Bakma kardeşim,
benim yırtık, pırtık abama.
Ben,
gönülden zenginim.
Senin gibi,
güvenmedim babama.
Gözlerim kan çanağı,göz yaşım yanaklarımda,
Yavrumu arıyorum, yağan karlar altında.
Daha dokuz yaşında, kor ateşi bağrımda,
Yavrumu arıyorum, istanbul sokaklarında.
Bir gün köprü altında,mekansız meskeninde,
Yıllar yılı bu gönlüm,
Sana hep hasret kaldı.
Aradı durdu gönlüm,
Seni bulurum sandı.
Görsün diye yaradan,
O, söz verdi bir gün bana,
Dönecektir biliyorum.
Ben kafayı taktım ona,
Gelir diye bekliyorum.
Henüz daha üç yıl geçmiş,
Döndüm, baktım etrafıma, derde düştüğüm yerde.
İyi gün de dost olanlar, gelip beni sordu mu?
Hani! nerede? süründüm de yerlerde.
İyi gün de dost olanlar, düşene dost oldu mu?
Yedim felek tokadını, kucak açtım dertlere,
Bir yabancı gibi, sanma sen geldiğini,
O girdiğin yüreğimin, gönül misafirisin.
Bir yıl değil, bir ömür, ağırlar yüreğim seni,
Sen, gönlüme taht kurmuş, Tanrı misafirisin.
Gönüldü bu, aradı, seni aradı durdu,
'Gitme' diye, ardında,
yalvaran biri vardı.
Olamasanda farkında,
bir buğulu göz kaldı...
Ecel gelse can almaya
Çık şöyle bir Çamlıca'ya
Bir İstanbul ki seyret gör
Gel öleceksen öyle öl.
Aşkı hor gören kullara inat,
Ellere destan olsun sevdamız.
Nazarla bakan gözlere inat,
Dillere destan olsun sevdamız.
Açalım sevda yoluna kanat,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!