Kazancı 1930 Şiiri - İbrahim Şahin 2

İbrahim Şahin 2
745

ŞİİR


25

TAKİPÇİ

Kazancı 1930

🌾 Bölüm 1: Gızın Budakla İmtihanı
Yıl: 1930 Yer: Kazancı Köyü Karakterler: Gızlar, Budaklı Ağaç, Püse Nine
Güneş tepedeydi. Gızlar dut ağacına çıkmış, hem yemiş hem gülüşmüş. Bir tanesi – adı Zeliha – daldan kaydı, “cık” diye düştü. Ama düşerken bir şey oldu… ağacın budağı, Zeliha’nın amına saplandı. Köyde hastane yoktu, doktor yoktu, ama Püse Nine vardı.
Püse Nine: – Gızım korkma, ben buna püse sürerim, sabaha iyileşirsin. – Bu budak senin kaderin, ama püse senin şifandır!
Nine, evden bir kavanoz çıkardı. İçinde ne olduğu belli değil: Biraz koyun yağı, biraz kekik, biraz da “sır” dediği şey. Zeliha’nın yarasına sürdü, dua etti: – “Budak giren yerden çıkmaz, ama püse girerse çıkartır!”
Ertesi gün: Zeliha yürüyordu. Hafif yamuk ama gururlu. Köyde herkes konuşuyordu: – “Zeliha’ya budak battı ama püseyle dirildi!” – “Püse Nine olmasa, köyde kimse doğmazdı!”
✨ Hikâyenin Sonu
Zeliha o günden sonra ağaca çıkmadı. Ama Püse Nine’nin ünü dört köye yayıldı. Ve köyde bir laf kaldı: “Budak girerse korkma, püse varsa umut var!”
🌾 Bölüm 2: Mustafa’nın Kamış İntikamı
Yıl: 1931 Yer:Kazancı Köyü Karakterler: Gıngın Mustafa, Zeyno Hanım, Kara Toprak (Öküz), Şakir
Mustafa konuşamazdı, ama sabanla şiir yazardı. Her çizdiği iz, toprağa bir kelimeydi. Ama bir gün saban demiri öküzün ayağına battı. Öküz “mööö” dedi, ama bu mööö bir isyandı.
Zeyno Hanım koştu, Mustafa’ya bağırdı: – “Mustafa! Öküz işemek istiyor, kamış nerede?” Mustafa çevreye baktı, bir kamış kesti. Ama işemek için hanımına verdi. Zeyno tuttu, işedi. Tam o sırada öküz tekme attı. Kamış saplandı. Zeyno “ayyy” diye bağırdı, yola fırladı.
Yoldan geçen Şakir: – “Yoldan düdüklü geçti mi?” Zeyno: – “Geçti Şakir! Hem saban, hem zaman, hem de sabır geçti!”
Mustafa ne yaptı? Kamışı aldı, sabana bağladı. Her sürüşte toprağa bir kelime kazıdı: “Zeyno’nun intikamı.”
✨ Hikâyenin Sonu
O yıl köyde sabanlar konuştu, öküzler sustu. Mustafa’nın sabanı artık sadece toprak değil, tarih sürüyordu. Ve köyde bir laf kaldı: “Kamış saplanır, ama aşk sabana yazılır.”
:
🐄 Bölüm 3: Öküzün Ayağına Dua
Yıl: 1932 Yer:Kazancı Mezarlığı'nın yanı Karakterler: Gıngın Mustafa, Zeyno Hanım, Kara Toprak (Öküz), Hoca İdris
Öküzün ayağı hâlâ aksıyordu. Mustafa sabanı bırakmış, dua yazmaya başlamıştı. Ama dua dediğin öyle kolay yazılmaz. Hele ki öküz içinse… Mustafa, mezarlığın yanına gitti. Toprağa diz çöktü. Bir kamış aldı, ucunu yaktı. Ve yazmaya başladı:
“Ey sabanın gölgesinde büyüyen toprak, Kara Toprak’ın ayağına şifa ver. Çünkü o olmadan Zeyno işeyemez, Zeyno işeyemezse köy susar.”
Tam o sırada Hoca İdris geldi. – “Mustafa! Bu ne biçim dua?” Mustafa cevap veremedi. Ama sabanla bir daire çizdi. Dairenin ortasına öküzü koydu. Ve sabanı çevirdi. Saban döndükçe dua yükseldi. Gökyüzü karardı. Bir yıldırım düştü. Öküz zıpladı. Ayağı düzeldi.
Zeyno Hanım: – “Mustafa! Sen sabanla değil, kaderle yazıyorsun!” Mustafa sabanı yere bıraktı. Kamışı aldı. Ve toprağa son bir kelime yazdı: “Şifa.”
🌟 Hikâyenin Sonu
O günden sonra köyde dua sabanla yazılır oldu. Ve her öküzün ayağına bir kelime kazındı. Mustafa sustu, ama saban konuştu. Zeyno işedi, ama dua ile. Ve köyde bir laf kaldı: “Ayağı aksayan öküz, sabanı dua eder.”
🚽 Bölüm 4: Zeyno’nun İşeme Ayini
Yıl: 1933 Yer: Kazancı kutsal çeşme başı Karakterler: Zeyno Hanım, Gıngın Mustafa, Kara Toprak (Öküz), Çeşme Cinleri
Zeyno Hanım artık sıradan işeyemiyordu. Her işeme bir ayin, her ayin bir ritüeldi. Köydeki kadınlar toplanır, sabanla çember çizerdi. Ortaya bir kamış dikilirdi. Kamışa bez bağlanır, dua okunurdu:
“Ey çeşmenin gözyaşı, Zeyno’ya ferahlık ver. Kamış düz dursun, Ayin bozulmasın.”
Mustafa sabanı yere sapladı. Öküz üç kez döndü. Zeyno kamışa yaklaştı. Ama tam işeyecekken… Çeşmeden bir ses geldi:
– “Kim işemeye geldi?” Zeyno: – “Ben, Zeyno Hanım. Ayinle geldim.” Ses: – “Kamış eğik, saban yamuk. Ayin bozuldu!”
Mustafa sabanı düzeltti. Kamışı yeniden dikti. Zeyno tekrar çömeldi. Bu kez çeşme sustu. Ve Zeyno işedi. Ama bu işeme, köyün bereketini getirdi. O yıl buğdaylar iki kat çıktı. Öküzler çift doğurdu. Ve çeşme hiç kurumadı.
🌾 Hikâyenin Sonu
Zeyno’nun ayini artık köyün geleneği oldu. Her bahar, kadınlar kamışla gelir, sabanla dua ederdi. Ve köyde bir laf kaldı: “İyi işeyen kadın, sabanı bereketlendirir.”
Yıl: 1934 Yer: Kazancının yasaklı bataklığı Karakterler: Gıngın Mustafa, Zeyno Hanım, Kara Toprak (Öküz), Kamış Cinleri
Bir gün Mustafa, sabanla bataklığa girdi. Orada bir kamış buldu. Ama bu kamış sıradan değildi. Ucu kıvrık, gövdesi çatlak, sesi uğultulu. Mustafa onu sabana bağladı. Ve o günden sonra saban kendi kendine sürmeye başladı.
Zeyno Hanım rüyasında bir ses duydu: – “Kamış lanetlidir. İşeme ayinini boz!” Zeyno uyanınca çeşmeye koştu. Ama çeşme kurumuştu. Öküz susmuştu. Mustafa sabanı durduramıyordu. Toprak kendi kendine yarılıyordu.
Köyde yaşlılar toplandı. Hoca İdris kamışı inceledi. – “Bu kamış, 700 yıllık. – Moğol sabancılarından kalma. – Laneti işemeyle çözülür.”
Zeyno Hanım, sabanın önüne geçti. Kamışı tuttu. Ve bataklığın ortasında işedi. Ama bu kez işeme değil, fısıltı çıktı. Toprak titredi. Kamış çatladı. Ve bataklıktan bir figür yükseldi: Kamış Cinleri.
Cinler konuştu: – “İşeme ayinini bozarsan, saban susar.” Zeyno: – “Ben işemedim, dua ettim.” Cinler: – “O zaman lanet kalktı.”
Mustafa sabanı durdurdu. Kamışı yaktı. Ve köy yeniden yeşerdi.
🌑 Hikâyenin Sonu
O günden sonra bataklığa kimse sabanla girmedi. Kamışlar yakıldı, çeşmeler korundu. Ve köyde bir laf kaldı: “Lanetli kamış, sabanı sürer; ama işeme ayini sabanı durdurur.”
👶 Bölüm 6: Öküzle Konuşan Bebek
Yıl: 1935 Yer:Kazancı’nın doğum çadırı Karakterler: Zeyno Hanım, Gıngın Mustafa, Kara Toprak (Öküz), Bebek Emir
Zeyno Hanım hamileydi. Ama bu sıradan bir hamilelik değildi. Her gece karnından “mööö” sesi geliyordu. Mustafa sabanı bırakmış, bebeğe kulak veriyordu. Öküz ise çadırın önünde nöbet tutuyordu. Ve bir gece... Zeyno doğurdu. Ama bebek ağlamadı. Bebek “mööö” dedi.
Hoca İdris: – “Bu çocuk öküzle konuşuyor!” Mustafa sabanı aldı, yere bir daire çizdi. Bebeği ortasına koydu. Öküz içeri girdi. Ve bebekle göz göze geldi.
Bebek Emir: – “Toprağın dili sabandır. – Ama öküz onun kalbidir.” Köy sustu. Zeyno bayıldı. Mustafa ağladı. Öküz ise çömeldi.
O günden sonra bebek sabanla değil, öküzle oynadı. Her “mööö”sü bir emir, her emri bir bereketti. Köydeki tarlalar kendi kendine sürüldü. Ve çeşmelerden süt akmaya başladı.
🍼 Hikâyenin Sonu
Bebek Emir büyüdü, sabanla şiir yazdı, öküzle dua etti. Ve köyde bir laf kaldı: “Öküzle konuşan bebek, sabanı susturur; ama toprağı konuşturur.”
🥛 Bölüm 7: Süt Çeşmesinin Patlaması
Yıl: 1936 YerKazancı’nın kutsal çeşme başı Karakterler: Bebek Emir, Gıngın Mustafa, Zeyno Hanım, Kara Toprak (Öküz), Süt Cinleri
Bebek Emir büyüyordu ama hâlâ “mööö” diyordu. Köyde herkes onun öküzle konuştuğunu biliyordu. Bir sabah Emir çeşmeye gitti. Elini suya soktu. Ama su değil, süt aktı.
Zeyno Hanım: – “Mustafa! Çeşme süt veriyor!” Mustafa sabanı aldı, çeşmenin etrafına daire çizdi. Öküz geldi, üç kez döndü. Ve çeşme birden patladı!
Süt fışkırdı. Köyün üstü beyaz oldu. Bebek Emir kahkaha attı. Ama bu kahkaha, cinleri uyandırdı.
Süt Cinleri: – “Kim çeşmeyi uyandırdı?” Emir: – “Ben, öküzle konuştum.” Cinler: – “Süt kutsaldır. Ama sabanla oynanmaz.” Mustafa sabanı yere sapladı. Cinler sustu.
Zeyno Hanım: – “Bu sütle ne yapacağız?” Şakir (yoldan geçen filozof): – “İçen konuşur, susan saban sürer.”
Köyde herkes süt içti. Konuşamayanlar şarkı söyledi. Sabanlar şiir yazdı. Ve çeşme bir daha hiç kurumadı.
💥 Hikâyenin Sonu
O günden sonra Kazancı’da su değil, süt içilirdi. Ve köyde bir laf kaldı: “Süt çeşmesi patlarsa, saban susar; ama dil konuşur.”
💍 Bölüm 8: Sabanla Evlenen Kadın
Yıl: 1937 Yer:Kazancı’nın düğün meydanı Karakterler: Zeyno Hanım, Gıngın Mustafa, Kara Toprak (Öküz), Saban (nesne değil, karakter)
Zeyno Hanım artık Mustafa’yla değil, sabanla konuşuyordu. Mustafa sustu, saban dile geldi. Her saban sürüşünde Zeyno’ya bir kelime fısıldıyordu: “Gel.” “Tut.” “Benim ol.”
Köyde dedikodu yayıldı: – “Zeyno sabana âşık olmuş!” – “Mustafa’yı bırakıp demire varacakmış!” – “Öküz bile kıskanmış!”
Ve bir gün Zeyno meydanda sabanı yere sapladı. Üzerine beyaz tül örttü. Köyün kadınları zılgıt çekti. Mustafa ağladı. Öküz mööö dedi. Ve düğün başladı.
Nikâh Memuru (Şakir): – “Zeyno Hanım, sabanı eş olarak kabul ediyor musunuz?” Zeyno: – “Saban beni sürmedi, ben onu seçtim.” Şakir: – “Saban, Zeyno’yu eş olarak kabul ediyor musun?” (Saban sessiz kaldı. Ama toprak titredi.) Şakir: – “Bu bir evet’tir!”
Düğün oldu. Zeyno sabanı öptü. Mustafa sabanı bıraktı. Öküz sabanı çekti. Ve köyde bir laf kaldı: “Sabanla evlenen kadın, toprağı değil kaderi sürer.”
🐄 Bölüm 9: Öküzün Vasiyeti
Yıl: 1938 Yer: Kazancı’nın mezarlık yanı Karakterler: Kara Toprak (Öküz), Zeyno Hanım, Saban, Gıngın Mustafa, Şakir Memur
Öküz yaşlanmıştı. Boynundaki çan artık sessizdi. Toprağı sürmüyor, sabanı özlüyordu. Zeyno’ya son kez baktı. Ve bir mektup bıraktı:
📜 Öküzün Vasiyeti:
“Ben Kara Toprak. Bu köyün ilk saban çekeniyim. Zeyno’ya sabanı sevdirdim. Mustafa’ya sabanı bıraktırdım. Ama artık gidiyorum.
Vasiyetim şudur:
1. Sabanı kimse benden sonra sürmesin.
2. Zeyno sabanı müze yapsın.
3. Mustafa, sabanı yeniden sevsin ama Zeyno’yu unutmasın.
4. Şakir, nikâh memurluğunu bırakıp türkü yazsın.
Ve son olarak:
Toprağı sürmek kaderi değiştirmez. Ama sabanı sevmek, kaderi yazdırır.”
Zeyno mektubu okudu. Mustafa ağladı. Şakir türkü yazdı:
“Bir öküz geçti köyden,
Sürmedi toprağı,
Sürdü yüreği…”
Ve o gün Kazancı’da bir anıt dikildi: 🪧 “Kara Toprak – Sabana Aşık İlk Öküz”
🎤 Bölüm 10: Kazancı Eurovision’da
Yıl: 1939 Yer: Kazancı Kültür Merkezi (aslında eski samanlık) Karakterler: Şakir Memur, Zeyno Hanım, Gıngın Mustafa, Saban, TRT’den gelen heyet
Şakir, Öküz’ün vasiyetinden sonra memurluğu bıraktı. Türkü yazmaya başladı. Ama türküler sıradan değildi: – “Sabanla Sevişen Kadın” – “Öküzün Gözyaşı” – “Toprağa Yazdım Seni”
Bir gün TRT’den bir heyet geldi. – “Bu köyde Eurovision’a layık bir ses varmış.” Şakir sazını aldı, Zeyno zılgıtla eşlik etti. Mustafa arka planda ağladı. Saban ise sahnede dekor oldu.
Şakir’in Eurovision Türküsü:
“Sür beni saban gibi,
Sev beni öküz gibi,
Toprağa yaz kaderi,
Kazancı gelsin birinci!”
TRT heyeti şaşkındı. – “Bu ne biçim türkü?” – “Ama ritmi var.” – “Ve duygusu… çok derin.”
Sonuç: KazancıTürkiye’yi Eurovision’da temsil etti. Sahneye sabanla çıktılar. Zeyno sabanı öptü. Şakir türkü söyledi. Mustafa gözyaşı döktü. Ve Kazancı… sonuncu oldu.
Ama köyde bir laf kaldı: “Eurovision’u kazanamadık ama sabanı dünyaya tanıttık.”
👠 Bölüm 11: Saban Paris Moda Haftası’nda
Yıl: 1940 Yer: Paris, Champs-Élysées Karakterler: Zeyno Hanım, Saban, Coco Çoban (modacı), Gıngın Mustafa (stil danışmanı)
Zeyno sabanı müze yapacaktı ama saban buna razı değildi. Bir gece rüyasında saban dile geldi:
“Ben toprakta sürülmekten yoruldum. Artık podyumda yürümek istiyorum.”
Zeyno sabanı aldı, üzerine dantel sardı. Mustafa sabana fular bağladı. Ve Coco Çoban geldi: – “Bu saban… haute couture!” – “Bu saban… devrim!”
Paris Moda Haftası’nda saban podyuma çıktı. Üzerinde işlemeli yazı: “Sür beni, sev beni.”
Zeyno arkasından yürüdü, Mustafa gözyaşı döktü, Fransızlar alkışladı. Bir gazeteci yazdı:
“La Saban est l’amour!” (Saban aşktır!)
Saban Vogue kapağında yer aldı. Başlık: 📰 “From Soil to Style: The Anatolian Iron That Melted Hearts”
Ve Kazancı’da bir laf kaldı: “Sabanı moda yapan köy, kaderi kumaş gibi biçer.”
🚀 Bölüm 12: Zeyno’nun Uzayda Tarla Açması
Yıl: 1941 Yer: NASA’nın Kazancı Şubesi (aslında köy kahvesi) Karakterler: Zeyno Hanım, Saban, Gıngın Mustafa, Uzaylı Tarık, Şakir (şarkıcı-astronot)
Zeyno sabanı moda yaptı, Ama saban hâlâ huzursuzdu. Bir gece yıldızlara baktı ve dedi:
“Ben bu dünyayı sürdüm. Şimdi sıra gökyüzünde.”
NASA şaşkındı. – “Bu saban… uzay için mi?” Zeyno cevapladı: – “Toprak yoksa yıldız tozu süreriz.”
Uzay gemisi hazırlandı. Adı: SABANA-1 Mürettebat:
• Zeyno (pilot)
• Saban (yol gösterici)
• Mustafa (duygusal destek)
• Şakir (uzayda türkü söyleyen ilk insan)
Gemide ilk tarla Mars’a açıldı. Zeyno sabanı yere sapladı. Toprak yoktu ama umut vardı. Ve saban yıldız tozunu sürdü.
Uzaylı Tarık geldi. – “Bu ne?” Zeyno: – “Bu bizim kaderimiz.” Tarık: – “Bizde böyle şey yok. Ama çok havalı.”
Ve Mars’ta ilk ürün alındı: Bir demet yıldız çiçeği. Zeyno onu sabana bağladı. Mustafa ağladı. Şakir türkü söyledi:
“Yıldızda açtım tarlayı, Sürdüm kaderin galaksisini, Zeyno’yla saban uzayda, Dünya kaldı geride…”
Ve Sarıdere’de bir laf kaldı: “Saban dünyayı sürdü, Zeyno kaderi. Şimdi sıra evrende.”
⏳ Bölüm 13: Gıngın Mustafa’nın Zaman Yolculuğu ve Sabanın Gelecekteki Hâli
Yıl: Hem 1942 hem 2142 YerKazancı Zaman İstasyonu (eski değirmen) Karakterler: Gıngın Mustafa, Dijital Saban 3000, Zeyno Hanım (hologram), Şakir (zaman DJ’i)
Mustafa sabanı kaybetmişti. Zeyno’yu da. Ama bir gün eski değirmende bir düğmeye bastı. Ve zaman açıldı.
Mustafa kendini 2142’de buldu.Kazancı artık bir metropol. Ama saban hâlâ oradaydı. Adı: SBN-3000 Yapay zekâlı, lazerli, duygusal.
Mustafa sabana yaklaştı. Saban konuştu:
“Merhaba Gıngın. Ben senin torununun torununun icadıyım.” “Zeyno’nun hologramını görmek ister misin?”
Zeyno belirdi. Gözleri dijital ama bakışı hâlâ aynı. Mustafa ağladı. Saban titreşti. Ve hologram Zeyno dedi:
“Mustafa… sen sabanı bıraktın ama ben seni hiç bırakmadım.”
Şakir DJ kabininde zaman müziği çaldı:
“Geçmişi sürdük, geleceği biçtik, Sabanla kaderi kodladık.”
Mustafa sabanı yeniden tuttu. Ama bu kez toprak değil, zaman sürüldü. Ve Kazancı’da bir laf kaldı: “Saban geçmişi sürer, Mustafa geleceği ağlatır.”

İbrahim Şahin 2
Kayıt Tarihi : 14.8.2025 18:14:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!