Ne yüz kaldı sevilmiş,
Ne kinle oyulmuş,
Hepsi birer birer
Sis terazisinde kaybolmuş
Hatıraların eziyetinden sıyrılıp
Sevilen ve nefret edilen yüzlerin
Fantomalarından kaçmak
Hayatın esiri olmadan yaşayıp
Yazgısına hâkimiyete inanmak
Ne sürûr,
Ne gam,
Ne saadet!
Kandil gibi titriyor
içimde eski çehreler
Bazısı gülüşten yapılma
Bazısı sitemden
Bir ömürlük harabelerle dolu içkiler
Sunuluyor hâlâ
Seherlerin sustuğu sofralarda
Ve sonra birden
Yolun dönemecinde
Gözlerini ovuşturuyordu felaket
Ufkun flu zulmetinde
Apokalips süvarileri
Tanrının öncüleri,
Yas, ihtiras ve utanç
Bir sarhoş gibi yere devrilip
Sonsuz hapishanede çürümek
Atların nalları altında çiğnenip
Kanlar içinde sürüklenmek
Katharsis’in vahşi alevlerinin
Yandığı şahikaya kadar
Ve Tanrıyla yüz yüze gelip nâgehân
Sonunda yaşadığı bozguna sevinmek
Sınırları ve haddi
Âyân olmuştur o zaman
Sevgilisi göründü işte o an
Gözlerine baktı
Elini tuttu
Öptü dudaklarından
Ve ölüm,
bedenin bendini yıktı ve aştı
Sevenin ruhuna
sevgilinin ruhunu akıttı
El ele sıyrıldılar
günlerin karanlığından
Geçmiş, şimdi ve istikbal buluştu,
artık tek zaman
Asil bir dansın leitmotive’leri
ve nağmeleriyle
Yatışan kalbin ve acıların
ve hazların çiçekleriyle
Kanat çırptılar
her şeyin armoni olduğu doruklara
Artık hiç bakmadılar
varlığa ve bambaşka dünyalara
Kayıt Tarihi : 31.5.2025 15:40:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!