Yaralı bir gecedir iner Kars’a,
Bembeyaz örtüler içinde saklı
Tarih susar taş duvarlarda
Atlar kişner uzakta, rüzgârın dilinde
— Uyan, duy!..
Kale duvarlarında yankı var
Ani’nin sessiz çığlığında zaman
Buz tutmuş yollar boyunca yürür gölgeler
Ayazla konuşur çocuk elleri
Soğukla pişer acılar
Bir köz yanar, suskun soba başlarında
Donmuş çeşmelerin alnında
Bir umut bekler düşleri
Sarıkamış’ta titrer hatıralar
Bir asker, bir dua gibi
Kars, karanlıkla yoğrulur
İçin için…
Neden küser gökyüzüne bir şehir?
Neden bu kadar kırgın dağlar?
Bir ezgi düşür dudağından
Kürtçesi, Azericesi, Türkçesiyle
Üç dilde büyüsün bu şehir
Yeniden, yeniden
Bakma öyle sessiz sedasız
Soğuğun örtüsüne bürünmüşsün belki
Ama içinde güneş var senin
Yalnızlığa direnmiş bin yıllık
Bir ışık yanar
Fethiye Camii’nin vitrayında
Masal gibi, sessizce akar
Yükselir, yükselir
Sonra bir çoban türküsü gibi yayılır ovaya
Çocuk gülüşleri dokunur taşlara
Sıcacık bir ekmek gibi
Paylaşılır umut
Sokağına düşen her adımda
Yoksa büyür içimde donuk bir sızı
Allahuekber’den eser rüzgâr
Gece, Tuzluca gibi derin olur
Kayıp düşer “Kasım”
Gün donar
Ve akşam olur
Kars susar...
Kars…
Ateş olur
Sessizce tutuşur...
Kayıt Tarihi : 5.6.2025 14:12:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!