Karanlıkta Büyüyen Günahlar”
Bir fısıltı yükselir gecenin en kör vaktinden,
Ne bir dua tutar onu, ne bir lanet geri çeker.
Günah, kılıç gibi değil,
Gölge gibi sızar kalbine insanın—
Fark etmez bile…
Yaralanmazsın, kararırsın sessizce.
Ve en büyük suç, bıçağı tutanın değil
Zifiri karanlığı icat edenindir.
Bazı ruhlar vardır,
Kendi ışığını yakmaya korkar,
Çünkü bilir—
Aydınlık, saklanacak yer bırakmaz.
Ve bazıları,
Karanlığı mesken edinir,
Çünkü orada yüzleşmek yoktur,
Sadece unutmak…
Kendini bile.
Bir şehir düşün,
Işıksız sokaklarında aşk arayanlar var,
El yordamıyla bulunmuş kalpler,
Yanlış kalplerde kırılmış umutlar.
Aşk, orta yolu bilmez.
O ya yıkar—yerle bir eder seni
Ya da seni sen yapan her şeyin üstüne
Kendini inşa eder.
Kimi bir ömrü,
Yanlış bir yüreğin kıyısında
Mahvolarak tüketir.
Kimi bir bakışta
Kendi enkazından kurtulur.
Aşk, bir sınav değildir,
Cevabı zaten içinde saklı bir bilmecedir.
Ve bazen cevap da, soru da
Aynı kişidir…
Sevmenin suçu yok,
Ama kiminle sevdiğini seçmek,
Kaderle yapılan
En eski günah ortaklığıdır.
Karanlığı doğuran biziz,
Ve sonra o karanlıkta
Günaha yakalanmış gibi
Suç ararız birbirimizin gözlerinde.
Oysa suçlu yoktu.
Sadece bir eksiklik vardı:
Işık…
Ve biraz cesaret.
Ve belki de—
Bir kalbin,
Bir başka kalbe
Korkmadan “gel” diyebilmesi.
Kayıt Tarihi : 22.7.2025 02:47:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!