Koyu bir karanlık hafta başında
istemsizce gülen harflerin duvar yazısında
eski sözlüklerin, atasözlerin, bilmecelerin
ve daha nicelerinin kan kustuğu satır başlarında
gök kızıl şimdi,
gölgesi parmak uçlarında
sesi çığlıkları koparıyor ruhunda
duası ise yaşatıyor içindeki başsız adamları
zehr-i aşkından dîvâne olanlar nerede
hâkim davasını bile unuttu mahkeme de
koridor köşelerinde zanlılar kovalarken masumları
yâr ile gül diyarına gitmek ancak ellerindeki düşte
yol ayrımına geldiyse iki kişi veya üç
ne fark eder yanmanın acısını akıtmak gözlerinden
ıstırabı bir tohum gibi ekenlerin yurdunda
ne tebessüm ne de gözyaşı
bir adam beşer beşer oldular bir akşam
boğazın önünde, yalılarda ve çıkmaz sokaklarda
çaresizliği ararcasına evlerinin bilinmezinde
bir aslanın avı kadar boğmak gaybdeki şeytanı
ayakların altında yıkılan gece tahtlarını
atın peşinde bir ömür yazmak
biraz da yok gibi yazmak hatıraları
kimseden haber almayacakmış gibi
hesabını önceden vermiş gibi
susuzluğun damarını keserek
atlıların kalesine varmadan öleyazmak gibi
ince tekerlekler, dişliler, trampetler...
dönem dönem içine işleyen meseleler
beyaz tüyden yoksun şahinler,
bir harfin asaleti uğruna muhtaç çocuklar
ve gözleri uykulu kartal yuvaları
kokmaya başlamış kuyu dipleri, gölgelikler...
yolcular bitkin, çileli duruşları,
huysuzluk belirtileri,
etrafı gözleyen genç arkadaş grupları...
polisi aratmayan bakışlar ve korkak adımlar
ve hepsi bir yanda bulutu bulmuş külahında
gazeller okunmuş başkent meydanında
bebekler, anlar olmuş masal sonlarında
neler olacağını
bir söz yazılacaksa şayet
tepelerin karanlık sînesine
ne sen söyle ne de geleceğin mahzenlerinde
bir tohumu mahkûm edenler...
Kerim Er
Kayıt Tarihi : 7.10.2025 23:03:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!