"Karanlığa Karşı Çoğalanlar"
Karanlığın sökülmediği sabahlarda
bir kıvılcım gibi düştünüz yüreklere.
Göğsünüzde eski bir türkünün
isyanla çarpan nabzı vardı;
biz bilirdik, her adımınız
sürülmüş toprağın kokusunu taşırdı.
Öfkenizden değil,
hakikatin çıplak yarasından doğmuştu sözleriniz.
Bir çocuk yüzü kadar duru,
bir ana avlusu kadar genişti yükünüz.
Siz yürüdükçe
taş büyür,
gölge uzar,
cellat sesi boğuklaşırdı.
Her düştüğünüz yerde
toprak hafifçe titrer,
bir uzun hava kadar eski
bir umut yeşerirdi ardından.
Biz bilirdik:
Bir kez çoğaldı mı bir halkın kalbi,
hiçbir urgan sığmazdı boynuna.
Sizin çığlığınız
kayıtlara geçmeyen bir tarih gibi
omuz omuza taşınırdı.
Vuruldunuz, evet;
çünkü suskunluğa boyun eğmezdi gözleriniz.
Sırtınıza saplanan her bıçak,
karanlığın kendi korkusuydu.
Sonra gördük ki,
küllerinizden değil,
bizim içimizde yeni bir söz yükseliyor.
Adlarınız çoğaldıkça
diz çöktüler;
biz çoğaldıkça
kendi karanlıklarını yiyip bitirdiler.
Ve anladık:
Bu dünya döndükçe,
Spartaküs’ün kırılmaz kemiği,
Pir Sultan’ın susmayan soluğu
aynı ırmaktan akar.
Biz o ırmaktan içtikçe
hiçbir zulüm kalıcı olmaz.
Burhan GÜLER
Burhan GülerKayıt Tarihi : 21.11.2025 23:24:00
Şiiri Değerlendir
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.




Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!