Gerçekliğini yitirmiş beynimin sallanıyor en gerçek yanı.
Güneşin vurduğu her yanım zindan, karanlık ruhumun en büyük aşkı.
Kadim kitaplarda yazılmıyor benden olanların bahtı ve tahtı sallanıyor Firavun’un.
Nihayet ölüm ormanlarından geliyor,
Yok oluşun sesi, yanlışların bestesi.
Duvarlar kaç acıya şahit ki?
Kafamın içinde kaç kişinin sesi?
Ölüm parçalıyor damarlarımı,
Parçalanıyor içimde olan her anı.
Kör bıçaklarla kestim bana uzanan kolları.
En gerçek bekleyiştir
Gelmeyeceklerin gemisi.
Deniz en çok senin kıyılarında gezerdi,
Gelirdi ve gitmek istemezdi.
Sirenleri çalıyor artık ölümün.
Düşlerim yitik, gönlüm sürgün.
Asalar yağıyor göğün Musa’sından,
Kuyular Yusuf’unu özlüyor.
Kesilecek bir boğaz arıyor İbrahim.
Gözüne garip cismim takılıyor.
Kurban edildiğim yoldur yaşamak.
Kolay mı her elçiyi taşlamak?
İkiye ayrılan denizin ortasında
Kaldım, suyum yok, suda susuz kaldım.
İnandığım her şeyedir bu isyanım.
Kayıt Tarihi : 31.5.2025 22:10:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!