Kara Sevda Bir Sayfa Üç Kuruşa

Erdin Şallıel
25

ŞİİR


1

TAKİPÇİ

Kara Sevda Bir Sayfa Üç Kuruşa

Kara sevda bir sayfa üç kuruşa,
Bir ömür hazan oluyordu…
Kitabım hâlâ okunmuyordu.
Gönülden gönüle olmadı bu kara sevda…
Ne ben sana anlatabildim,
Ne de sen… sen okuyup anlayabildin.
Ömrüm seni sevmekle geçip gidiyordu.
Ben kitabın sonunu hâlâ yazamadım…
Kitabın ön sözünde;
Sevgi, arzu, ihtiras
Ve
Terkedilen kara sevdalı adam diye adım geçiyordu.

Bir serserinin hatıralarından…
Koparıp atamadım seni — zannetme seni.
Kalbimi parçalayıp geçen, sayamadığım günlerden sonra
Sen Leyla değildin ki,
Ben de Mecnun gibi kalamadım.
Nankör, vefasız çıktın!
Ardına bile bakmadan çekip gittin kalbimden.
Ben, ben seni tutamadım…
Kalbim bir kabre dönüştü gidişinin ardından.
Kitabımı gömdüm o kabre — sonu yazılmadan.
Hakkım helâl değil Kur’an’ımın adına!
Şimdi yemin ediyorum kabrimin başında,
Boş bir mezar taşı başucunda
Hayâlen yazıyor:

“Ben, ben ölmedim… senin aşkından.”

Yıllar geçti acımasızca…
Gönlümün yazdığı sonsuz kitap,
Kalbimdeki kabirde olmuş şimdi bir antika.
Seni saran ellerimle söküp aldım seni kalbimin içinden.
Kilosunu beş paraya sattım o kitabın.
Neden, neden bilirsin…
Neyse — hâlâ anlayamadıysan,
Sorma bana artık… Nafile.

Eskicilerden medet bekle…
Kara sevdam, eskicilerin artık elinde!
Bir şişe bade aldım, yanına da bir dilim beyaz peynir.
Vurdum şişenin dibine kara sevdam adına…
Ben hayatın gerçeğiyle yüzleşirken,
Eskiciler merak edip okumuşlar
Sonu olmayan kara sevda yazılı kitabı.
Tekrar tekrar âşık olmuşlar
Kara sevdam adına sevdalandıkları âşıklarına.
Sonra, sonra kitabı götürüp satmışlar bir antikacıya.

Şimdi, sahaflar çarşısında kitapların arasında,
Gün ışığı görmeyen tozlu raflarda,
Ön sözünde "Kara sevdalı" diye geçen bir kitap olarak kalmış.

Çünkü…
Anlatılmayan bir sevda,
Kalem ile dökülse de satırlara,
Gönüle yazılanların haricinde,
O tozlu raflarda sadece bir kitap orada.

Seven, kan dökülmeden bir darbe yaşamış…
Devrim olunca,
Yaşarken de ölüneceğini anlamış…

Kitaptaki anılar, ganimet diye
Tozlu raflarda kitap kurtlarına kalmış.
Kitap kurtları, çilingir sofraları kurmuşlar sayfalarca…
Meze yapıp içmeyi bekliyorlar
Kara sevda adına.

Kim bilir, ne kadar beklemişler,
Volta atmışlar hayat ile satırlar arasında…

Ama, ama…
Bütün yollar yine çıkmış
Yine çilingir sofrasının başına.

Biri demiş ki:
“O kara sevdalı cahil… okumamış.”
Bir diğeri demiş ki:
“Bizden değil, dini, ırkı, rengi farklı.”
Öteki demiş:
“Üç kuruş parası yok, o bir serseri…”

Serseri…

Sevilen anlamazsa kara sevdayı,
Kurtlar, kurtlar… kitapçık kurtları,
Sevgiye aç gönül hırsızları,
Dayanır mı açlığa?

Çilingir sofrasının başında,
Keyfe keder aç bir kitapçık kurdu dayanamayıp demiş ki:
“Tüm serserilerin adına… ŞEREFE!”

ŞEREFE!

Şimdi…
Çilingir sofrasının başında yenilen kara sevdanın romanı,
Binlerce kitap kurdunun sevgisiz kalplerinde
Ön sözünde yazıyor:
“O serseri… bir kara sevdalı…”

Ama…
Kitap kurtlarının
Ya da yok etmeyi bilenlerin kulaklarında,
Vicdanlarının sesi bir senfoni çalıyor.

Kitabımı okumayanların adına…
Mezattaki satış başlıyor!

Açılış:
Kara sevdalı bir serserinin adına…
Değer biçilmeyecek hatıraları için…
“Her sayfası üç kuruşluk bir hayat...
Ama satır aralarında
Bir ömrün boşa geçen hayat var hâlâ.”

Erdin Şallıel
Kayıt Tarihi : 3.3.2025 05:18:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!