Armağandır halamdan
Çalar saat bize.
Zıplatırdı yatağımızdan,
Trene geç kalmasınlar diye.
Uyanırdı ağabeyim,
Yanımın solundan.
Kalkardı anneciğim,
Demir yaylı divanından.
Ayrılmazdı ağabeyim
Seccadeye baş koymadan.
“Tren seni beklemez, sen treni bekle.” der babam.
Tren bekleyen yok bugün,
Yolculuk kara yolundan.
Altı çeyrek de kaldırılmış istasyondan.
Vagonlar yoksullaşmış,
Biletçiler sıkılmış insansızlıktan.
Ne gelen varmış, ne de giden garlardan.
Kara trenin isli koltuklarında,
“Makinist düdük çal” komutuna ayak uydurduğumuzda,
“Simidallan…” diye bir ses duyduğumuzda
Balıkısık simitçilerini görürdük karşımızda.
Aslı beş para etmese de,
Kokusuna beş lira verirdik lahmacunun.
Şişe ayranın şıngırtısına aldanıp da,
Kaptırırdık ayrancıya
Babamızın son bozukluğunu.
Kızardı annem boşa giden her şeyimize.
Karabük’ ten Zonguldak’ a kadar
Karalar bağlardı herkesi.
Yenice’ de nefes alırdı,
Kara vagonun misafirleri.
Sonra madenci alırdı
Kompartımanda yerini,
Makinist düdük çalar,
Gelirdi ayrılık vakti.
Karaelmas Ekspres ağırladı,
Yenicelisini, Işıkverenlisini…
Taşırdı ayırmadan,
Küfesini, kefenini.
Kimse tanımaz olmuş bugün;
Ne Gökçebeylisini, ne de Kölemenlisini.
Uzunkum’ a getirmiş
Hükümet reislerini.
Toplanmışlar bir arada
Milletin efendileri.
Selamlamış Yeniceli
Kendi temsilcisini.
Unutulmamış bugün
O günlerin izleri.
Uzun Mehmet’ in torunlarıyız biz,
Madencidir her bir tabiatımız.
Onunla aşına, eşine kavuştu atalarımız.
Sabırlı olmak onlara yakıştı,
Vefalı olmaksa bize…
Kara elmasın altında yatan şehitleredir,
Selam ve dualarımız…
Şubat 2011
Merkez / KARABÜK
Kayıt Tarihi : 20.10.2013 01:10:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!