Ürkek kavaklı ve serçe ötüşlü bir akşam
nasıl da yüklenmiş kanadı kırık anıları
boyayarak doğanın solgun rengine
denk düşürüp umutsuzluğun ayak seslerini
nasıl da süzülüyor gizli bir yerinden
unutulmuş şehrin kasım gecesine
Boşuna değil dalgınlığım
koyulaşırken bir bardak çayla
yalnızlığın dar kapısından
merdiven dayayıp
iyi günlerin kalabalık balkonuna
dokur gibiyim sabrın ateşten halısını
Sivas Cezaevi’ndeki mahkûmlarla
düşünürüm haklı direnişleri
kapatılan kömür ocaklarında
Boşuna değil
kar içindeyse sevdamız bir yanıyla
ilkyaz tomurcuğu da taşıyan
sepkene tipiye tutulmuşsa yüreğimiz
TRT haberlerindeki iki çocukla
donarak ölüyorsa
boşuna değil çoğalmak taşarak acılardan
uzanıp güler yüzlü yaşamlara
su vermek can pınarından.
Tunceli / 1977
Kayıt Tarihi : 5.11.2018 08:22:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!