Uzun zamandır, dün ilk defa
Uzandım kanepeme.
Kanepenin başına dayadım başımı.
Gece yarısına çok az bir mesafede
Perdenin pencereye bıraktığı boşluktan
Seyrettim yüzüme vuran ay ışığını.
Ayın yarısı karanlıkta kalmış,
Aydınlık yeri alttaydı.
Uzandım eski gıcırdayan kanepeme.
Ellerim karnımdaydı.
Kısa bir süre boşlukta yılları atladım.
Asırları geçtikçe birer birer,
İnsanları hatırladım.fakat usandım dakkalık düşümde.
Belim rahat, ama biraz başım acıdı.
Gözlerimi çevirip masada duran,
Yelkovan akrebi geriye kovalarken,
Çırpınıp duran küçük saati gözledim.
Büyük bir sabırla,
Ve taş bir heykeldeki inatla,
Masada bir başına duran saate şaştım.
Halinden şikayetçi değil elbet,
Elbet vazifesinin farkında.
Peki ya ben, burada uzanıp yatarken,
Üstelik yapmam gerekenler,
İki elleri kocaman bir cüce gibi,
Gözleri ve ağzı vicdanı içen bir ses gibi,
Sarıldılar gırtlağıma elleriyle,
Gözleriyle gözlerimi yumdular.
Hiç konuşamayım diye,
Dudakları telaştan çatlamış,
Dişsiz ağızlarını ağzıma dayadılar.
Kala kaldım öylece, sustum,
Pişman oldum, utandım.
Kanepemin dili olsa da konuşsa;
Kalk dese, yeter yattığın.
Şair olmak kurtarmaz insanı,
Çalış dese çalış, yeter sustuğun.
Ayaklanıp yürümek istedim.
Masaya gitmek istedim.
Bir adım atsam ezecekler beni.
Oysa öyle söylemiyor içimdeki ben;
“Uykun geldi mi? Uyu!
Acıktın mı? Ye!
Yoruldun mu? Dinlen!
Ama alış çalışmaya! ”
İşte ben bir türlü alışamadım çalışmaya.
Ne de zor geliyor sayıların bilmecesi,
Zor geliyor neyleyim,
Bilsem de şu yeryüzünün çizgilenmiş yüzünü,
Kağıda dökmek, hele hesaba, zor geliyor.
Kimden miras kaldı bu?
Kim kanıma akıttı kanını?
Ne de müşkül zanaat, şairlik zanaatı.
Bahsettiğim bir garip kanepe odamda.
Bilmem haberi var mı olanlardan.
Çoktur bağrında yatarım,
Bir hayli derdimi, onun sert döşemesine bıraktım.
Bilmem ki ona bunlardan başka neler bıraktım?
Kayıt Tarihi : 6.6.2003 23:09:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!