Kendine gömülen sanat anlayışı,kendinden başka hiçbir gerçeği kabul etmez.Bireysel algılarını yaşamın kendisi sanan sanatçı tüm evrenin aynı algıda var olduğunu ya da aynı olayı aynı biçimde algılaması gerektiğini düşünür.Bunu yaşamda göremeyince daha da içine kapanır,bencilleşir,küser,zaten yabancı olduğu yaşamın iyice dışına çıkar.Tek haklı odur artık.O,anlaşılamayandır,ulaşılamayandır,değeri bilinmeyendir.Çağdaş sanatı bir tek o bilir.Geriye kalan kitleler onu izlemeli,ondan örnek almalıdır.Yüzüne çağını aşmış sanatçı zırhını giyer.İlericilik bile yeterince ilerici olmadığından hiçbir akım izlenmeye değmez.Varsa yoksa kendisidir.Bu yüzden,kendi sonunu hazırlarken çevresine de yoğun zarar verir.Sanatın soluğunu kesmeye çalışır,sağa sola saldırır.Yetersizlik,onu çağına,tüm çağlara ve kendine düşman bir canavara çevirir.Bu nedenle diyoruz ki,sanat ancak kendini var eden koşulları doğru anlayıp yorumladığında,çağını aşmanın çağına yabancılaşmak anlamına gelmediğini algıladığında gerçek sanat olacaktır.Bunu algılayan sanatçıların ürünleri yükseltecektir sanatı olması gereken yere.Bireyci yok oluşa karşı da şair yazacak,kale düşecek
Bir dolap gıcırdıyor uzaklarda durmadan
Eşya fışkırmış gibi tılsımlı bir uykudan,
Sarmaşıklar ve böcek sesleri sarmış evi.
Her şey yerli yerinde; masa, sürahi, bardak,