Bir kazan kaynıyor
Nemrut’un ateşi sanki dibinde…
İnsanlar karınca misali
Kaynıyorlar içinde…
Hani sen bahçe demiştin
Hani bana gülleri göstermiştin.
Ben öylesine takılmıştım sana
Hafif hafif esen rüzgar misali
Süzülerek yaklaşmıştım.
Soğuk gecelerini sevmiştim,
Sabahladığım kaldırımlara yenilmemiştim.
Sıcaklığına sarılmış,kışı içime gömmüştüm.
Ben gülümseyen gözlerini;
O gök mavisi gözlerinle,
Bana bakışını sevdim...
Senden sandım yıldızları
Her parlayan yıldızı sen sandım...
Acı çektim çok zaman,susadım yalnızlığına
Ben anladım ki,
Bu aşk yalanmış.
Ben anladım ki,
Sevgi benden çok uzakmış.
Hasret;
Yıkık duvarlar arasında sıkışmış,
Bu akşam yine andım seni
Son defa Harput’ta
Kaya dibinde…
Balak Gazi’de oturmuşum,
Şehir önümde…
İnce,zarif ve siyah bir giysi
Yüzündeki tebessüm belli ki ırsi
Adem’in değil,Havva’nın cinsi
Güzelsin demeye dilim varmıyor...
Fotomodelmiş sanki evvelinden beri
Bu şiiri senin için yazdım anne.
Gurbet özletiyor seni
Özledim yanık türkülerini
Çocuk olmak geliyor içimden
Duymak istiyorum ninnilerini…
Bugün var, yarın yokuz anne
Alışamadım yalnızlığına
Kelepçeli ellerimle,tutunamadım yokluğuna
Ve doyasıya sarılamadım,
Öpüp koklayamadım seni
Hala tam olamadım,yarım kaldı bir yanım
Eminim ki!
Çekemez oldum,
Yaşadığım hayatı.
İhsan değil bana verilenler,
Külfet görüyorum her şeyi.
Nankör olmadım hiç ama
Kambur üstüne kambur,
Geceler bir yanını örter karanlığıyla
Şiirler dizilir ay akşamlarında
Siyah kalem ucuyla beyaz bir kağıda
Dökülür mısralar birer birer…
Beyaz bir örtü olur sayfalar
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!