Hayal kırıklıkları,
Yaşamın oyun bozucuları,
Peki, hayal etmemeli mi insan,
Ya da hayalleri de mi kısıtlamalı?
Yaşam bizim oyunumuzdur,
Vapurlar akşam telaşını taşıyorlar, mağrur ve hüzünlü,
İnsanlar da yarına dair ümitlerini, yorgun ve inançlı,
Bense bir garip Orhan Veliyim, boğaz içinde,
Fatihlerin, Kanunilerin ve dahi hak geçmesin diye,
Çocuk ve deli padişahların, valide sultanların gün batımını izledikleri,
aynı ufka bakıyorum Saray burnundan,
Ortada bir masa,
Otuzbeşlik Tekirdağ rakısı,
Tabakta beyaz leblebi,
Ortamda bir sıcaklık,
Dostluk, samimiyet ve sohbet,
Bir de sen ve ben varız,
Var oldum, ben oldum,
Muktedir oldum
Estim, yağdım, gürledim,
Hamdım, piştim, yandım,
Bir dilekçe oldum başvuran,
Bir kabul yazısı oldum dosyada,
Çılgın bir su gibi akar hayat,
Kendi mecrasında ve doğasında
Kah yıkarak, kah sürükleyerek
Bütün bentlerimize rağmen
İçindeyiz akışın
Dışında olmak
Seni sevmiştim,
Gittin, dolmadı yerin,
Sarmadı yaralarımı zaman,
Halim perişan,
Perişanlığım ve ben kaldık öylece ortalarda,
Bir çiğ tanesi düştü uzaklarda,
Küskün değildi gönüller,
Olasıya sevda yüklüydüler,
Karşılıksızdı tüm aşklar,
Aşıklar ağlıyordu gecede,
Gece anaç ve kucaklayıcıydı,
Beni karanlığa gömüp gittiğini görür gibiyim,
Bütün ışıklarını götürmüşsün,
Ağlamak istiyorum ardından,
Çığlıklarım dört bir yanı sarsın,
Sesim çıkmıyor,
Ağlayamıyorum.
Ağladım,
Süzüldü göz yaşlarım
Sanma ki senin için,
Ben, döktüğüm,
Göz yaşlarıma ağlıyorum.
Babamı ellerimle toprağa verdim,
Ben miydim yigit olan, babam mı?
Ağlamadım,
Dağ gibi adamı sarıp sarmalayıp,
Soğuk mezarların koynuna terkederken,
Ağlamadı,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!