Kadınlar, sabahın ilk bardağında ısıtır dünyayı.
Çayı demlemek değildir yaptıkları;
dünün yükünden bugüne bir köprü kurarlar.
Bir kadın yürür,
kaldırım taşları hizaya gelir.
Pazar filesinde sadece sebze değil,
evlerin umudu, komşunun selamı, çocukların gülüşü taşınır.
Kimi söz söylemez
ekmek keserken adaleti ince dilimler,
payına düşenden çok, paylaştırdıklarını hatırlar.
Bir kadın ağlar,
yaş değil, sessizlik akar gözünden;
o sessizlikte büyür tohum,
yarın diye filiz verir.
Sevdi mi gönlünü yastık yapar değil;
gönlünü rüzgâra karşı siper eder,
sevdiğini saklamak için değil,
yürüsün diye önünü açar.
Bir kadın güler,
çatı kiremitleri hafifler,
aynalar kendini olduğundan güzel sanır
çünkü gülüşü gerçeği incitmeden parlatır.
Annenin avucunda yol haritası vardır:
bir çizgi “sabret”,
bir çizgi “konuş”,
bir çizgi “gitmekten korkma”.
Kız kardeşin omzunda omuzlar çoğalır;
arkadaşın bakışında “buradayım” yazılıdır.
Kadınlar yalnız yürürken bile
bir kalabalık kadar güven taşır yanımızda.
Ve akşam olur;
kapının eşiğinde duran kadın,
günü içeri alır, gölgeleri dışarıda bırakır.
Elini kalbine koyar, yoklar nabzını:
“Bugün de hayattayız,” der,
“yarın için bir yer bırak.”
Kadınlar,
dünyanın en kırılgan yerinden
en sağlam köprüyü kuran mimarlardır.
İsimleri değişir, şehirler değişir
ama bir kadın geçince
karanlık, adımını atacak yeri bulamaz.
Kayıt Tarihi : 2.10.2025 21:09:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!