“KADİM ŞAHİTLER”
Gün ışığı ölü şehirlerin üstüne düşer,
Deniz dalgaları kalıntıları döverse de
Binlerce yıl geçer, yine de varlıklarını korurlar.
Yüzleri kavruk, gözleri farklı bakan insanlar vardı,
Hayatları yaşamdan sürgün, savaşa mahkûm.
Ellerinde güç, avuçlarında yorgunluk,
Ama çocuklar…
Hâlâ cıvıl cıvıl, duvarlara sığmaz bir neşeyle.
Gökyüzü ve deniz taze, toprak bereketliydi,
Küçücük şeylere kocaman gülümseyen,
Zorluklara pes etmeyen halklardı onlar.
Belki ilkeldiler, ama
Kaşı, gözü, eli, ayağı bizim gibiydi.
Küçücük sevinçlere sarılan,
Ateşler etrafında dans eden,
Kahkahaları nöbetçilere kadar taşan…
Her güzel şeyi bahane edip kutlayan,
Her acının üstesinden birlikte yas tutarak gelen…
Uğurlamak, beklemek ve kavuşmak
Kayalara yazılırdı onların elleriyle.
Ben hayal ederim her şeyi;
Ama aşklarını merak ederim en çok:
Nasıl sevdiler, ne kadar güçlüydü tutkuları?
Ölümüne mi bağlıydılar,
Yoksa zamana yenik mi düştüler?
Bilmiyorum…
Bunu en iyi deniz bilir,
Gökyüzü, toprak ve kadim şahitler anlatır.
Ve gün, yeniden karanlığa dönerken
Her şey tekrar gizeme teslim olur…
Kayıt Tarihi : 26.8.2025 01:03:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Gün ışığı ölü şehirlerin üstüne düşer, Deniz dalgaları kalıntıları döverse de Binlerce yıl geçer, yine de varlıklarını korurlar.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!