Ne çok sustun.
Oysa ben bir kelimeyle kalırdım sende,
Bir harfin yeterdi bana,
Bir “gel” desen, ömrümce kalırdım o taşın dibinde.
Sen her sabah aynı vakitte geçerken
Ben, yok saydığın bir gölgeydim belki.
Ama o gölgeyi alnından öpen güneş bendim,
Bilemedin.
Sana bakamadım.
Bakamadım çünkü yüreğim çok gençti,
Gözlerim gördüğünü tanımayacak kadar uykuluydu.
Kalbim, henüz kırılmanın ne demek olduğunu bilmiyordu.
Keşke biraz bakabilseydim sana.
Bir taşın ardında büyüyen o sevgiyi
Bir kez duyabilseydim dudaklarından,
Belki başka olurdu kaderin kıblesi.
Zaman çok şey öğretiyor insana…
Ama geç kalmanın telafisi yok.
Bir ömür geçti,
Senin sessizliğinle ölçtüm hayatı.
Şimdi geceleri dua ederken,
Adını anmasam da kalbim seni çağırıyor.
Bir sızı var içimde, geçmişin yankısı gibi
"Keşke" demenin en ağır hâliyle ağrıyor.
Bir ömür sustuğun yerden
Şimdi ben konuşuyorum içime,
Meğer sen susarken ben eksiliyormuşum,
Ve hiç bilmeden, sana tamamlanıyormuşum.
Bir ihtimaldin gençliğimde,
Şimdi ömrümde dinmeyen bir eksikliksin.
Cümle bitti belki.
Ama nokta koyamadım hiçbir zaman sana.
Sen söylemedin.
Ben anlayamadım.
Ve şimdi kaderin kıblesi,
Yüzü hep sana dönük bir iç yanması benim adım.
Kayıt Tarihi : 12.7.2025 18:20:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!