kalbimi bir kavanoz dolusu saf alkole koyup
unutmasını izlemek istiyorum
her yanlızlığın sonrası daha büyük bir yalnızlık
tanrım ne olur bugün biraz daha az öleyim
çok okudum tanrım sözünü tuttum
ama hala mutsuzum
hatırladığım kadarını anlatabilirim,
tabii ki siz daha iyisini bilirsiniz,
bilirsiniz mutlaka
dolmuş durakları falan vardı
şimdi metro istasyonu olan yerde,
adamlar bağırırdı
bana söylemiştin aslında
gerçek olmadığını aramızdaki
bu rengarenk kelebeğin desenlerinin
daha beze aktarılmamış sudaki bir ebruydu her şey,
sadece dokunmayla bile büyüsünün bozulup
bulanık karışık
gün ışığı bulutların ardından
birkaç kez geldi yanıma
gri bir duvarken gökyüzü
renklerim bile olmuştu
mutluluk demek zor
nefesimde bir eylül
terkedilme korkunu evcilleştirmek için
seni asla bırakıp gidemeyecek bir sevgili seçersin,
korkuna hükmedebildiğini görmek için
kurbanını sürekli terk edersin
o seni bırakmadıkça güçlüsün
ya da karanlıktan korkan biriysen
I-martının kandırma uçuşlarını kabullenememek
hiç şaşmaz inkar da etseniz
siz de deliler gibi sevmiştiniz
kat kesip kıvrılınca mutluluk yerleri aşkın
inkar ettiniz,
OĞLUM
oğlum yavrum,
canım can parçam
kara buğdayım.
ellerin avuçların büyümüş,
bıyıkların terlemiş
ne yalanlar söyle bana
ne güzel sözler
ne de gerçekleri anlat
masallar anlat bana
en bilinen masalları bambaşka bir sesle
üstümü yorgan olup örten bir hisle
zengin dillerin kelimeleri
zengin insanların paraları
avuçlarda buruşturulan yapraklar nemlemdirici reklamlarına çıkıyordu.
dokunmaktan öte bişey arayanların
salak sayıldığı
sadece sessiz değil hareketsiz de bir filmdi bu
Taş bahçe, kavuran yaz,
Mutlu, sesler, renkler.
Begonviller pembe, mor
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!