Benim küçük misafirim gel!
Şüphenin en güzel oyunu başlıyor şimdi gecede,
Kapımı neden aralık bırakıp kaçtın?
Ben seni ve gurbeti düşündüm,
Bütün şiirlerinde.
Artık her şeyi biliyorum, her şeyi,
Ayrılık diye bir şey yok.
Bu bizim yalanımız.
Sevmek var aslında, özlemek var, beklemek var.
Şimdi neredesin? Ne yapıyorsun?
Güneş çoktan doğdu.
Devamını Oku
Bu bizim yalanımız.
Sevmek var aslında, özlemek var, beklemek var.
Şimdi neredesin? Ne yapıyorsun?
Güneş çoktan doğdu.
boyle sayiklamalara ve ceviriye benzeyen siirlere bayiliyorum ....buraya aktaranlarin imla hatalarindan sair muaftir..bayildimm...
Şiirde duygu güzel. Sokak feneri yerine lambası olsa zira fener sokaklarda kullanılan bir araç değildir yanılmıyorsam burda nelere kafiye getirmek için kullanılmış fener. BU YÖNÜ İLE ZORLAMA OLMUŞ LAKİN ŞİİRİ BEĞENDİM.
hani dedim,şiiri eleştirsem,bir yığın yanlış bulurum.
bunu yapmak istemiyorum..çünkü ben;bardağın dolu yanına bakmayı seviyorum.nasılsa dolduran olur boş yanını, değil mi ama:)))
mesela tarla kuşlarına söylenenleri merak ettim ve kocaman bir kitap açtım önüme,okuyorum...
kimi toprağı eşeliyor
altına gömülen umudu çıkarmak için
yaşamak adına..
kimi yumurtluyor namlular arasına
kimi de yem oluyor yılanlara
derken
bir yağmur yağıyor,deliniyor gökyüzü
ıslanıyor ekinler,yoncalar,darılar, kanatlar
uçamıyor tarla kuşları, uzaklara...
okuduğum kitaptan bir bölümdü sadece,üleşmek istedim:))))))
saygılarımla...
“Neler anlatmak isterdim, o insalara neler,
Hepsinin unutmuş beceriksiz dudaklarım”...
OLMAZ BÖYLE ŞEY!
Türkçeye gönül vermiş birisi böyle hatalar yapmaz! Neden dedim şimdi bunu?
Dostlarımızın eklediği ve nette kayıtlı özgeçmiş doğruysa eğer, şair 1918 doğumlu ve Adana Erkek Lisesi mezunu. Rahmetli babam da 1918 doğumlu olup aynı lisede okumuştu. Lisenin edebiyat öğretmeni ise ARİF NİHAT ASYA idi... Hiçbir Arif Nihat Asya öğrencisi Türkçede böyle hatalar yapmazdı; yapamazdı, çünkü hoca buna asla izin vermezdi. Tecrübeyle sabittir ki, o öğrencilerin çocuklarına bile bu izin verilmedi...
“Neler anlatmak istedim, o insanlara neler,
Hepsini unutmuş beceriksiz dudaklarım”....
Doğrusu budur.
Antolojiye eklenirken yanlış yapılmış. Bu bir!
İkinci olarak, ne biçim bir kaynak dipnotudur bu? (Sayı 210, 1 Nisan 1942)
Hangi derginin 210. sayısından söz edildiği belirtilmemiş….
'Yaslamış başını bir yosun taşına balık,
Ağlıyordu...
Gözlerimle gördüm:
Gözyaşları maviydi...'…..
Diyen bu şairi saygıyla anıyorum….
Ve bir dipnot da ben eklemek istiyorum. Edgar Allen Poe çeviri düşkünlüğü – hatta kendi şiirlerini dinletebilmek için onların Poe çevirisi olduğunu söylemesi – Fethi Giray’a değil de Mehmet Kemal’e atfedilir. Bu tevatürün doğruluk derecesini bilemem ama edebiyat dünyasında konuşulmuştur hep.
Fethi Giray ise yalın, anlaşılabilir, çağından ileri ve anlamlı şiirler yazmıştır…
Neler anlatmak isterdim, o insalara neler,
Hepsini unutmuş beceriksiz dudaklarım.
Demek ki, unutmamış,
Sadece susmuş,
Sevdiğini söylememiş.
'Geç kalmış 'İtiraf'...
gece sessizlik ve mali hulya.eşeledikce ne inciler ışıldar geceye.
Herkes şiir yazar ama yorum yapamaz. Yorum yaparken şiiri birkaç kez okuyun,sonra şiirin bütününe yorum yapın. şiir güzel şairi kutluyorum tam puan
İlkokul öğrencisinin bile yapmıyacağı imlâ hataları...Şâirinden mi kaynaklanıyor yoksa şiiri buraya aktarandan mı...?Şiir garip ve boş , sıradan...
'Sizler ey! Sevilmeyi lâyık olan unuttuklarım'
Ya bu dizede de bir tuhaflık var gibi geldi bana. Bu dize de şöyle olması gerekmez mi?
'Sizler ey! Sevilmeye lâyık olan unuttuklarım'
'Hepsinin unutmuş beceriksiz dudaklarım'
Bu son dize de cümle düşüklüğü var gibi geldi bana; şöyle olmalıydı 'Hepsini unutmuş beceriksiz dudaklarım'
İlk okuduğum da bunu fark ettim.İlerleyen saatlerde tekrar tekrar okuyacağım şiiri. Belki görüş bildiririm, Belki de es geçerim.
Herkesin günü aydınlık olsun.
Bu şiir ile ilgili 22 tane yorum bulunmakta