Boğazın rüzgârında, tebessümle dönmeyi
Eyüp’te kuran sesiyle, manevîyle yanmayı
Kumru melodisinde, yeni güne uyanmayı
Gönülden az gezersen, cennet gibi İstanbul.
Geceleri bir başka, gündüz bir başka alem
Bu şehri yazmaya, yetermi sizce kalem
Anlatılacak çok var, yetmiyor bende kelam
Tarih gibi izlersen, servet gibi İstanbul
Sokak lambası titrer, şavkı düşer geceye
Güzelliğin sığmaz ki, ne beyit ne heceye
Bazen cevap vermez, sakladığı bilmeceye
Gizemini çözersen, rahmet gibi İstanbul.
Üsküdar’da okursun, Hüdâyî’nin sözünü
Adım adım yaşarsın, tarih kokan yüzünü
Bir de Sultanahmette, açarsan o gözünü
Tesbihine dizersen, himmet gibi İstanbul.
Gönül bir yelken olur, Haliç’te gezilirken
Martılar aşk çağırır, göklerde süzülürken
Ezan başka duyulur, tan yeri çözülürken
Kudretini sezersen, imaret gibi İstanbul.
Minarede mahya yanar, nurla eder selamı
Nereye bakarsan bak, yazarsın bir ilhamı
Gezmeye başlarsan, durduruyor zamanı
Kısmetini gözlersen, nimet gibi İstanbul.
Fetihin tüm heyecanı, Ayasofya’da sarar
Boğazda esen rüzgâr, sanki saçları tarar
Ezanlar yükselirken, gönüller huzur arar
Meltemini özlersen, sıhhat gibi İstanbul.
Bize geçmişten kalan, medeniyet tacısın
Gönüllerde taht kuran, ümmetin ilacısın
Yetmiş iki millete, dal olmuş bir ağacısın
İnsanlarını bezersen, şefkat gibi İstanbul.
Galata göğe yükselir, geceye kandil misal
Dinlemeyi bilirsen, her köşe başka masal
Denizle aşk yaşıyor, sanki kilyosta kumsal
Bir ozanca yazarsan, vuslat gibi İstanbul.
Kız Kulesi bir gelin, duvak giymiş maviden
Selalar yankılanır, Süleymaniye Camiden
İstanbul’a armağan, bayram denen faniden
Gökyüzünden süzersen, kısmet gibi İstanbul.
Kayıt Tarihi : 31.10.2025 00:43:00
Şiiri Değerlendir
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.



Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!