Gönülden gönüle yol varmış derler,
Yaralı gönlümü sarmak ne mümkün?
Dağ dağa kavuşmaz bilir arif'ler,
Yarime kavuşmak şimdi ne mümkün?
Gülüşün bir başka hüznün bir başka,
Ayrıldığı günden beri,
Oğlunu arar gözleri.
Şu İdil'de tek serseri,
Arşınlıyor caddeleri.
Hüzün basar mahzunlanır,
Zaimoviç'e Nazire
Geride bıraktım tarihi şanlı,
Dünyayıda görmem mademki gamlı,
Fiatı belki biraz hicranlı,
Yetiş öğretmenim boğ karanlığı,
Aydınlık olmazsa güneş utansın.
Çağla sen aratma coşmuş ırmağı,
Güller bitirmezse toprak utansın.
Önümde yol göster kılavuzum ol,
Hava bulutlanıp karardığında,
Gökten yağmur boşaldığında,
Bilki sevdiceğim,
Ayrılığın habercisidir
Bu işaretler.
Ateşler içinde kalıp
Bana nasıl bakarsan bak,
Ben kendimi bilirim.
Nur saçan bakışlarında,
Kendimi küçük görürüm.
Gerçi daha küçücüksün,
Ondan ya
"O mahzun bakışınla
Kimse benzemez sana"
Her dem karşımdasın,
Baksam ne yana.
Kaç gecedir gözlerim,
Uyku bilmiyor.
Demedim mi demedim mi?
Dava ağır demedim mi?
Dertler üst üste gelir de
Saç ağarır demedim mi?
Halden anlayan bulunmaz,
Yandıkça yandım,
Bir su ver Leyla.
Bu gece gördüğüm
Kabus ve rüya
Ardından koştuğum,
Nedir ki dünya?
Devir Hazreti Osman devri,
Fitne almış yürümüş.
İhtimama hasret hizmet gülleri,
Şimdi hepten çürümüş.
Sürgün boynunu bükmüş,
Dudaklar kıpırdamış:
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!