Bir dalış yapsın dalgıçlar derinlere… Haşereler, yılanlar inlere… Dervişler hu’lara, zikirlere, ayinlere ve âşıklar iniltilere, yakarışlara, âminlere…
Göz dikin burç burc göklere, dilek takın duvak yerine gelinlere… Koçların boynuna çıngırak, bir engerek gibi zehir akıtın zihinlere…
Bir sala okuyun gönül minaresinden! Bir eli çekiçleyin örslerde, yumuşatıp verin yetimlere… Yoksulun sofrasına bir zengin serin, bir kardeşlik, bir bakış basiret tabağından verin. Bir ney’in eşliğinde gönül minderine “ene”nizi oturtuverin!
Tın… Tın… Tın… Psikopat kesil bir an! Nefsin, enaniyetin yakasından tutup yırt… Ne kılıç kalsın, ne kın… Sakın, sakın Musa’lığa kalkışma! Çünkü sendeki ene Firavun’dan da azgın! Uzak senden! Çok uzak senden Medyen kuyusu. Kuyunun başındaki iffetli kızlara sahip çıkma olgusu…
Koyunlar senin… Kuzular… Şehvete, hevaya hizmet eden ordular senin… Adını aşk koyduğun çamur, içinde debelendiğin dünya isimli toz toprak ve kir! Zulme buladığın zaman, isyana yuva haline getirdiğin devir! Ahlaktan yoksun bıraktığın şahsiyet senin… Bu pisliğin mucidi sensin ey günahların ağırlığıyla kararan böcek! Yuvarla günlük hâsılanı, çevir babam çevir…
Yol sana gelmiyor
Yol çakıl yol duman
Yolun gözleri yaşlı
Yol çamur, yol yıkık, yol viran
Sana uğramak istedim
Yıllardır yollardayım ben
RUHLARA KELEPÇE
Ruhlara kelepçeler ölçülüp biçilmiş
Ve ne sehpalar idam için dikilmiş
KELEBEK
Nişanlı kelebeğim çırp kanat, kanat
Gül perçemini topla yüreğime at
KIYAMET AVUÇLARIMDA
Bir kıyamet kopar avuçlarımda
Bir zelzele parmak uçlarımda
Tarifsiz bir acı ve yenilginin izleri
Ateşindeyim şimdi cehennemi nasın
Gem’i ağzında nefsin ve ihtirasın
Sanma ki baki ölümsüz bu dev
Kün dese yekûn eder onu bir alev
Hafif geliyor bana insin sakarı
Şedid Rabbımın batşı ve şamarı
ÇEK ELİNİ
Dal, dal dolanırsın baykuş misali
Kansız kalan miden bu gün kurak
BANA NE
Bana ne neycinin elindeki neyden
Bana ne sarhoşun ağzındaki meyden
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!