İskeleden bir vapur daha kalktı bu sabah,
Çığlığı öyle içli, öyle titreyerek duyuldu ki…
sanki senden çok,
benim içimdeki yaraya seslendi.
Kimse fark etmedi
birileri sadece bavul taşıyordu,
ben kalbimi…
Bir şey düğümlendi boğazıma,
ne gözyaşı olabildi,
ne bir cümle…
Deniz köpürdü ardından,
telaşla, utançla sanki.
Ve martılar…
Ah o martılar…
Uçmadılar aslında,
senden kalan sessizliği taşımak için
göğe savruldular.
Vapurun ustunde bir yorgunluk vardı,
oturan insanların değil,
biten umutların yorgunluğu.
Kimisi kendi adını unutarak gidiyordu,
kimisi adını seninle koyduğu bir aşktan.
Ve ben…
Ben yine binemedim o vapura.
Ne ellerim uzanabildi,
ne kalbim razı geldi.
Çünkü içimde hâlâ titreyen bir yer vardı:
seninle vedalaşamayan bir ben.
Ben iskelede kaldım bu sabah,
biraz seninle,
biraz artık sen olamayan hâlimle.
Gözüm uzakta küçülen gövdene takılıydı,
ama içim…
çoktan paramparça bir boşlukla doluydu.
Bir hatıran düştü gözümün önüne,
bir gülüş,
bir kelime,
bir susuşun…
Hepsi bir anda döküldü önüme.
Ve anladım:
senin gidişin bir veda değilmiş,
bir eksilişmiş.
Kendimden,
inancımdan,
beni seven yanımdan…
O vapur uzaklaştıkça
ben küçüldüm kıyıda,
rüzgarı hissettim yüzümde,
ama içimi asıl ezen:
senin hâlâ hiçbir şey olmamış gibi
gittikçe kaybolman oldu.
Artık sesin bile çınlamıyor kulaklarımda,
ama sessizliğin bağırıyor içimde.
Ben seninle vedalaşamadım belki,
ama kendime söz verdim:
O vapura binmeyeceğim.
Çünkü senin gittiğin yerde
ben artık geliyecegim
Kayıt Tarihi : 27.6.2025 13:24:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!