Yalnız ama mutlu,vurgun yemiş ama bağlı
Gündüz ama geceyi seven
Uzak bir okadar yakın
Her şeyden ayrı,her duyguya sahip
Bugün güneş doğmayacak
Bugün düşlerle yaşayacağım
İçimde bir görüntü,yol sana giden
Ama bitmek bilmeyen......
Senin küçük baharında unuttuğum birşeyler var
Saat gece yarısı
Aradan 3 sene geçmiş,
Dönüp baktığımda nede çok şey değişmiş.
Birşey dışında....ben...
Hayat beni ileri doğru itiyor bense aynı yerimdeyim
Aynı umutlar,aynı bekleyiş
İçinde bir yürek atıyor hissediyor musun anne?
O benim, seni tekmeleyerek acı veren
Sense anlamadığım birşekilde sevinç çığlıkları atan
Bebektim bağırdım hep sana
Çıkar beni bu karanlıktan diye
Nerden bilirdim ki o karanlığın aslında en aydınlık ışığım olduğunu
Gecelerin adamıyım ben
Sadece sigaramın ateşini görürdüm artık rüyalarımda
Kül düşerdi burnumun ucuna
Uyanırdım kimsesizce
Gün görmezdi gözlerim artık
Kimse olmasın rüyalarımda
Gecem olsun gündüzler
Karanlıkta kalsın aydınlıklar
Hançer saplı,kanlı yüreğim...
Olmaycaksan bir ömür eğer
Ölsün uğruna........
Yeşil bir fırça darbesi
Mor bir darbe daha...
Ve yine simsiyahtı heryerim
Göremiyordum artık
Harebe olmuş evlerin arasındaki kardelenleri...
“Aşk, ellerini kanayacağını bile bile bir gülü dikenleriyle avuçlamaktır.”
Artık eskisi gibi değil hiç bir şey. Çocukken imrendiğimiz pek çok şeyin şu anda sevimsizliği daha da keskinleşiyor. Sınırı olmayan şeyin cevabını “hayal” olarak aldık hep. Ya da “hayal gücümüzle” sınırlıydık. Büyüdükçe görünmez sınırlar belirmeye başladı etrafımızda. Zaman geçtikçe yükseldiler. Büyüdükçe bölündük. Pek çok şeye aynı anda yetişmeye, aynı anda çok şey düşünmeye başladık/zorlandık. Sessiz kaldık kalmamız gereken yerlerde. Dünyanın ekseninden uzaklaştık büyüdükçe. Bizim etrafımızda dönmüyordu artık dünya. Artık daha az ağlıyorduk ama daha fazla acı çekiyorduk. Acıya da alıştık. Artık tepkisizlik di hastalığımız. Yavaş yavaş yörüngesine oturacağını düşündüğümüz şeyler, rayından çıktı aslında.
Masum değildi artık aşklar. Okul sıralarında büyüttüğümüz çiçekleri gönlümüzce dağıtırdık. Zaman bize hep ihanet etti diye düşündük. Artık kolay değildi sevmek. Ama aksine çok kolaydı sevdiğini söylemek. İçini boşaltmayı çok sevdik her şeyin. Kan kardeş “kanka” oldu. Eski şarkılara sığındık hep acılarımızda. Eski dostlara çevirdik yüzümüzü aradığımızı bulamadığımızda.
Sevdalıyım yar
Acıyor yüreğim
Sebebi sevmekse eğer
Varsın acısın
İmkansızımsın benim
İçimde ışıkların dans ettiği denizim
Yavaş yavaş yürüyoryum yollarda
Belim bükük,boynum dik
Şaşkın bakışlar gözlerimde
Akıp gitmiş zaman dur diyemeden
Değişmiş bütün şehir bir ben aynı ben...
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!