yürek gözlerinle bıçaklanır
en sızlatıcı andır bakışın
kelimeler sihrini yitirir avuçlarında
ıssız bir dalgaya takılır dokunuşların
hep yorgun mevsimler düşer yüzüne
saçların sonbahar yaprakları bürünür
dağlar devrildi gözlerimin önünde
düşünce hüznün gölgesi o masum yüzüne
akan her gözyaşında taştı nehirler
ve önüne kattığı herşeyi sürükledi rüzgar
sen titretince dudaklarını
depremler uyandı uykusundan
havada tedirginlik kokusu var
bir kopuş gölgesini düşürmüş evlere
ayak seslerin yankılanıyor loş sokaklarda
sözcüklerin sahte zırhlar kuşanmış ya
altında ıslandığım yağmurlar bile
bu şehrin iklimine ait değil
gözlerinin resminde
bakışıma yer varsa
ellerinin sınırlarına dayanır
teninin coğrafyasında
yer açarım kendime
sözlerinde aşka açılan
suskular büyüttüm kor düşen yürek çukurunda
umuda uzak yıldızlar kadar uzak bir sen var
oysa senlilik fısıldayan bir rüzgar öpüyor boynumu
zaman tenin kokuyor ruhum sen
bilmelisin yok ötesi gidişin ölümümdür
yokluğun kelimeleri asmamdır cümlelerin darağacında
gözüm yüreğin ağrırsa
at kendini denizlere demiştim
çırılçıplak don buzlu sularda
kapıl azgın dalgalara incinmezsin
gün ağarsada korkma gece sensin demiştim
yürü acının üstüne üstüne
adressiz yüreklerin sessiz çocuğu
gökyüzünün yetişemediği ıssızlıkta
yeni bir mevsim dokunuşu gibi
gizlice de olsa
yolu bahara uğrar kalbinin
sevgiyi yaşayarak kendi içinde
adını düşen yaprağa yazdım
sonbahara ayaza
rüzgara savurdum resmini
yitirilmiş zamana
seni bulduğum yerde bıraktım
kendime döndüm
gece karanlık ve yapraklar
hışırdar korku tenha sokaklarda kediler
ıslak kaldırımlara basar bir adam
ve peşi sıra ardındakiler
gece karanlık ve yapraklar
yanlızlık kendini okşar
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!