Kimi biner oturur bir yere,
Kimi biner kalır ayakta,
Kimi yerini verir yaşlılara,
Kimi uyur numarası yapar kurnazca.
Kimi gazetesini okur yol boyunca,
Bir pencerenin arkasından bakıyorum sana
Perdeyi hafif aralıyarak
Buğulu camlar arasında.
Önce silüetini çiziyorum camlara
Gözlerini, burnunu,
Dudaklarını, yanaklarını
Okuduğum her kitap,
Yazdığım her şiir,
Öykü...
Çalıntı zamanları(mı) dır ömrümün.
Eşimin,
Oğlumun
Güneydoğu’da, eşiyle birlikte vurularak yaşamını yitiren öğretmen arkaşım Nuri’ye...
Güneş
Sıcak.
Dünya
Güzel.
Caddelerini bir başıma dolaştığım şehir,
Yapraklarına sığındığım ulu çınar,
Ceviz ağacı,
Gelincik,
Ve papatyalar...
Şiirlerime sığdıramadığım gece,
Ülkemin
En yüksek yerlerinden
Birindesin sen.
En sarp
En geçit vermez
Dağlarında.
Gün solardı, ağlardın,
Geceler dökülürdü parmaklarından.
Sabahlara yelken açardın,
Rüzgarsız gecelerden.
Zakkumlar açardı yüreğimde bilmezdin.
Belki de sen beni, böyle sevmezdin.
Sevdamız su gibi berrak
Sevdamız bıçak gibi keskin
Sevdamız ana sütü gibi temiz
Sevdamız ekmek kadar helal.
Sevdamız yüreğimizde büyüyecek dağ dağ,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!