rüzgar gövdeyi sallamıyor
bulut yorgun bulut dargın
unutmuş yağmur dudakları
dudaklar kup kuru ve çatlak.
çığlık atıyor ruh fışkırmış topraktan
vatan için
ağzımıdan kelime cuvalını açtım
kulak veren olmadı
dilim öylece dışarda kaldı,
baktım duvara
baktım tavana
içim hariç her şey suskun du
martılar korkak balıkcınlar çığlık atıyor büyük ürpeti içinde,
deniz dövüyor sahili deli olmuşcasına
bulutlar çökmüş her yer zifiri karanlık
yıldızlar görünmüyor ay kayıplarda,bu akşam
bir gemi sireni denizin atam ortasında,
deniz deniz onu yutma telaşasında,
yüreğinden çoktan güz gelip geçmiş
buz gibi dili
umudu yakmış aşk ocağında
nefretin kollarında
ha savruldu ha savrulacak
savrulmaya hazır kül gibi
sormayın bana mutluluğu
ben mutluluk bilmem ki
acılara bir vafa borccum vardı
ödedim ve bitti
gözlerin ardında ki cinliğin
bir kere fırladı şişeden
bedava sanıp içtim
içtim ve alıştım
artık en mümtela sarhoşun benim
hergün aynı yerdeyim
vurdu güneş yüzümüze uyandık,
yaktık devrim ışığını kalp de,
yürüdük biz yollarda mahallede,
marşlar söyledik, şiir yazdık bembeyaz günler düşledik,
vurdu ardımızdan dan rüz gar,
korkusuzca dar ağacana sürüklendik,
hançeri almış eline saplar gibi
sanki ölmemi ister gibi
kara toprağa yat çürü der gibi,
niçin bıktın benden ne yaptın suçum ne?
söyle söyle kahretme beni,
kahır ile doldum taşıyorum.
az kadı
kavuşmaya
hoştut gönlünü gönlümdesin,
senin için karanfiler yetiştirdim bağrımda
her an içimdesin
içimde opera çalıyor
kokunu bıraktığın yollarda
bu akşam
sistemleri gezdiriyorum
göz damlası ekiyorum
hüzün hasatı yüklüyorum
recber gönlümün mezarına
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!