Her şeyden önce bir ses vardı,
henüz harf yoktu,
henüz yol, ışık, şehir yoktu.
Bir karanlıkta bir titreme,
bir varoluşun kalpten taşan yankısı.
İlk heceydi o:
Anne.
Toprak da bu heceyle yumuşadı önce,
yağmur da bu heceyle düştü.
Gök bile eğildi bir kere,
bir bebek ağlayınca.
Ve Tanrı, rahmeti tarif ederken
rahmi örnek gösterdi.
Anne…
İnsanın diline düşen ilk dua,
ilk sığınak,
ilk teslimiyet.
Bütün dillerde birbirine benzer bu kelime
çünkü acının ve sevgiyi tanımanın
tadı ortaktır herkese.
Bir çocuk “anne” dedi mi
dil başlar,
ve dilsizlik biter.
Bir insan “anne”yi kaybederse
dünya başlar
ve cennet biter.
İnsanlığın ilk hatırlayışıydı bu hece,
çünkü unutkan bir varlığız biz.
Ve bu yüzden her sarsıldığımızda
ağzımızdan yine o çıkar:
Anne!
Zaman geçer,
savaşlar olur,
şehirler yanar,
göçler olur,
öğrenciler büyür,
erkekler susar,
kadınlar sabreder…
Ama birinin dizine baş koymak isteyen herkes
yine “anne”ye döner.
İşte bu yüzden
kıyamet günü bile bir ses aranırsa
kim bilir, belki melekler
insanları annelerine göre çağırır:
Çünkü insan önce doğar, sonra söyler:
Anne.
Kayıt Tarihi : 18.7.2025 10:11:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!