İnsanın Kendine Yazdığı Mektup
Bir sabah daha doğdu -
güneş, bir kez daha inatla doğudan yükseldi.
Ne biz istedik diye,
ne de bir anlamı olduğu için.
O sadece doğdu…
Ve tam da bu yüzden umut verici.
Çünkü hayat, çoğu zaman açıklanmaz.
Ne bir planı vardır,
ne de bize söz verdiği bir gelecek.
Bizse yine de yürürüz -
taşların üstünde, rüzgârın içinde,
bazen korkarak, bazen severek,
ama hep devam ederek.
Anılar…
Belki de insanın kendine anlattığı en güzel masaldır.
Bir kahkahanın yankısı,
bir vedanın soğukluğu,
bir elin sıcaklığı…
Hepsi, “ben yaşadım” demenin bin bir biçimi.
Ve işte bu yüzden değerlidirler:
Çünkü geçmişi hatırlamak,
insanın kendine sarılmasıdır.
Sevgiye gelince…
O da tıpkı hayat gibi:
Bazen sebepsiz, bazen kırılgan,
ama hep gerçek.
Bir göz temasında, bir cümlede,
bir bekleyişte saklıdır tüm evren.
Sevmek, dünyaya rağmen dünyayı kabul etmektir.
Çünkü sevdiğinde, evrenin tüm saçmalığı bile
bir anlığına anlam kazanır.
Küçük mutlulukları da unutmamalı:
Bir bardak su içmenin ferahlığını,
Yağmurda yürürken saçına düşen damlayı,
Tanımadığın birinin sana gülümsemesini…
İşte tam da bu önemsiz gibi görünen anlarda
yaşamın gizli dili fısıldar:
“Buradasın. Ve bu yeter.”
Ve sonra fark edersin ki…
Hayat bir defa.
Tek ve tekrarsız.
Belki hatalarla dolu, belki eksik.
Ama her adımında,
yeni bir anlamı inşa etme ihtimaliyle dolu.
İşte insan budur:
Taşı sonsuza dek dağa yuvarlayan Sisifos gibi,
bile isteye, tekrar tekrar,
ve her defasında gülümseyerek…
Çünkü anlam, doruğa ulaştığında değil,
taşı yukarı itmeye devam ettiğinde doğar.
Ve belki de en derin hakikat şudur:
Hayat, bir mucize olmak zorunda değildir.
Sadece yaşamak -
ve yaşarken anlam aramak -
baştan sona bir zaferdir.
Sabit Süreyya Sirer
Kayıt Tarihi : 26.9.2025 14:30:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!