Çeşit çeşit yaratmış Rabbim ademi,
Kimi beyaz, kimi kumral, kimi siyahi,
“Kalu Bela” olsa da Hakka sözleri,
Benzemez ne kaderleri, ne de parmak izleri.
Kimi sultandır mana aleminde,
Yüzse de yokluk, yoksulluk denizinde,
Kimisi hiçtir o “Din Gününde”,
Olsa da namı subay, kendi albay yeryüzünde.
Kimi adem, adam sanır kendini,
Giyince sırtına ilim cübbesini,
Bakar elalemin gözünden özüne,
Utanmaz tükürür aynadaki aksine.
Kiminin okunmaz ne adı, ne sanı,
Yoktur ne makamı, ne ünvanı,
Lakin okur kalp gözünden insanı,
Maziden atiye akan asırlık zamanı.
Kimi adem derviş hırkası giyer,
Sabah akşam durmaz insan eti yer,
Oturur “Nefsi Emmare”nin tepesinde,
Lakin Yer beğenmez kendine kırklar meclisinde.
Kimi adem tapar kendi nefsine,
“Benzemez Benzetir” kendi sapık ceddine,
Okur yazar çince, ingilizce, bilmem nece,
Lakin bilmez Kitabından tek bir hece.
Kiminin çürüktür iman tahtası,
Geçmiştir boynuna gurur kibir halkası,
Secdesiz, hiç eğilmemiş o dik kafası ile,
Bekler mahşer’de dahi ayrı tören mangası.
Kimi insan olur gösteriş budalası,
Alkıştır, riyadır sabah akşam gıdası,
Ne “insandır”, ne “mizandır” derdi tasası,
Razıdır nara da varsa ayrı protokol kapısı.
Kiminin localardır yurdu, yuvasısı,
“Dul Karı”dan beslenen asalak tayfası,
Kılavuzu olunca malum duvarcı ustası,
Boynunda tasması, yoktur iman pusulası.
Kiminin kul hakkından donanır sofrası,
Yoktur nefsi için, ne derdi, ne tasası,
Geçince boynuna inkar halkası,
İblis ile tayfası olur akıl hocası.
Kimi locada olur kör amele tayfası,
Namı “hür ve tanınmış” tırtıl mangası,
Baharda kelebek olup uçanlar başkası,
İpeği sağanlar, kozayı soyanlar hep başkası...
Kimi Durmaz bal yapar iki cihanda,
Boş petek koymaz yaz kış kovanda,
Kimi şaşar su döğer boş havanda,
Laf üretir, laf satar körler sağırlar pazarında…
Kimi adem koşar fitne fesat peşinde,
Yalan, riya, enaniyet her işinde,
Çalar oynar şaşkın kabrin eşiğinde,
Salınır durur uçkur-kubur beşiğinde.
Kimi yanar hizmet-himmet derdinde,,
İlim, EDEB meşalesi elinde,
TEK BİR ile VAR BİR dilinde
Dört kıt’da koşar "kızıl elma" peşinde…
Kimi uyur gezer gurbet elinde,
Kuru lafı ezber eder söyler dilinde,
Anlatmaz Hakkı hakikati kendi “halinde”,
At gözlüğü gözünde, tasması nefsin elinde,
Döner durur beyhude, Yetim Hakkı misali, kör girdabın içinde...
26 mayıs 2005, Antakya
İsmail SoygenişKayıt Tarihi : 13.10.2012 14:21:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!