Kendin için yaşayamıyorsun;
Dayatılmış bir benlikle yüz yüzesin.
Onların sevdiğini sevmek zorundasın
Onların istediği hayatı yaşamak zorundasın
Onların doğrusunu kabul etmek zorundasın
Onların reva gördüğüne itaat etmek zorundasın,
Onların dayattığı hayat kanunlarına bire bir uymak zorundasın
Onların direttiği sosyal davranış kurallarına uymak zorundasın, yoksa dışlanırsın
Kendin olmaya ve kabul görmeye hakkın yok
Onların duymak istediklerini söylemek zorundasın,
zorundasın da zorundasın.
Peki sonuç ne mi?
Nefret etme söke söke sev
İtiraz etme itaat et
Aykırı olma biat et
Sakın kızma irşat et
Çünkü onlar kral Firavun
Ya sen?
Matbu evraklarla resmileştirilmiş mecburi köle mi?
Hem de müebbetlik.
Hiç sordun mu, bu dünyaya bir daha gelecek misin yahut ikinci bir şansı elde edip de gelen bir insana rastlayacak mısın?
Korku ile yattığın uykularından asla uyanamazsın, hep hesap vermekle geçer kısacık ömrün, seni o mesuliyet diyerek tuttukları karakolda hep tutuklu kalırsın
ta ki korkularınla tanışıp, yalnızlığınla barışıp tek başına yeniden doğrulup ayağa kalkana dek,
Ve sonra anlıyor insan; gerçek mutluluğun altında bir kafes yerine dimdik, mutlak bir inançla ve onurla, inatla kendi yalnızlığın içinde özgür olmakta saklı olduğunu. Öyle ise belki yarın olmayacaktır senin için, yarından önce kalk kendinden hiç olmadığın kadar, cesur karar ve inançlarınla dirilt kendini, göreceksin yarınlar daha mutlu olacaktır, bir çiçek bahçesinde dolaşır gibi. Ve başını kaldırıp gökyüzüne baktığında üstünden geçen kuşlar gibi özgür, refah ve umursamazlık içinde bakacaksın aşağıda kalmış bu esir ve mutsuz dünyaya.
Haydi davran, bir diriliş içindesin bu ara;
Uçsuz bucaksız denizlere ulaşmak için yelkenler fora.
Kayıt Tarihi : 14.7.2025 15:06:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!