bir gün daha batıyor.
karanlıklar çöktükçe çöküyor.
güneş bir kere daha sönüyor.....
günler ayları kovalar.
aylar yılları kovalar.
dünya bir değirmen taşı gibi ekseninden döndükçe döner.
hey anadolum
karış karış aldığımız
uğruna şehit verdimiz
aç kalıp çıplak yattığımız
dağlarını mekan tuttuğumuz
anadolum
gecelerin kabusunda seninle sayıkladım.
gündüzleri hayalimde seninle bayıldım.
içtiyim her kadehte seninle ayıldım.
ben seni yüreğimden sakladım.
sen derdim oldun dermanım oldun.
bune sevgidir bu ne hatır.
götürde beni yerlerde yatır.
yazmayı çok gördüğün iki satır.
tesellim oluyordu benim o iki satır..
kapattın sen bana gönül kapını.
gönül gezer isen devri alemi.
dostumu görürsen bir selam söyle.
hayalimden gitmiyor yarin cemali.
sevdiğimi görürsen bir selam söyle.
gezdiğin her alemden bir çiçek kokla.
memleketim.
yolları tozludur, dikenlidir.
ovaları ise çırılçıplak.
dağları yüksektir ve hep kayalıktır.
kaplamış dorukları simsiyah duman.
insanı eziktir.
anayasa mahkemesinin,türban yasası olarak bilinen anyasa değişiklini iptal etmesiyle laiklik ilkesi güvence altına alınmıştır.eğer serbest bırakılmış olsaydı laiklik ilkesi tamamen tahrip edilmiş olurdu.Anayasa mahkemesinin iptal kararı AKP. nin siyasal projesine kısmende olsa bir set çekmiş oldu laiklik anayasanın değiştirilemez,değiştirilmesi teklif dahi edilemez temel maddelerden bir tanesidir Bu anyasa değişikliğini yapanlar partiler özgürlükler arkasına saklanarak,türkiyeyi ortaçağ karanlıklarına doğru sürüklediklerini farkına varamıyorlar her halde.Laikliğin olmadığı bir ülkede demokrasiden.özgürlüklerden,hukuktan,bahs etmek mümkün değildir.Eğer anyasa değişikliğini yapmak istiyorsanıza askeri cunta tarafında topluma zorla kabul ettirilen on iki eylül anayasasını temelinde değiştirelim.sadece türbanla ilgili kısmını kendi siyasal projesinin doğrultusun değişiklik değil,daha çağdaş daha özgürlükçü hukukun üstünlüğünü egemen kılan.bir anayasa değişikliğine gitmenin tam zamanıdır. Şimdide türkiyedeki laikliğe bakalım.Acaba türkiye gerçekten laik bir devletmidir.evet anayasada belirttiği gibi laiktir.ama zayıf bırakılmış bir laikliktir.alevi toplumuna hiç yer verilmemiş,alevi inancına sahip insanları hukuken yoksayan bir devlet ne derece laik olabilir,bunuda düşünmemiz lazım.Gerçek laik bir ülkede diyanet olmaz.Eğer diyanette olursa,o diyanette bütün ianançlar eşit derecede temsil edilir.Din dersleri zorunlu olmaz alevi çocuklara zorunlu din dersleri verilmez.kendilerini özgürlükçü diye topluma lanse eden AKPziyniyeti bu baskılar ve yok saymalar karşısında neden tavır belirlemiyor neden gündemine almıyorlar.. bu ülkede tek sorun suni olarak yaratılan türban sorunumudur,Anayasanın onuncu maddesine rağmen, alevi leri asimile projesini hayata geçirilmiş ve uygulamasında sakınca görülmemiştir.Yane alevileri zorla baskıyla,katliamlar yaparak sünnüleştirme çabaları vardır Biz aleviler olarak bütün bu oyunları bozacağız ve bu baskılarada boyun eğmeyeceğiz.Alevi öğretisinde öncelik insandır.Bizim felsefemizde ayrımcılık,ırkçılık,bölücülük,yoktur ve olamazda kim olursan ol önce insansın
,
bu yazımı türban yasasının iptal edilişini hemen ardından azbuz huerernler web sayfamdan yayımlamıştım. şimdide sayın başbakanın.dindar dinine ve kinine sahip, davasına sahip çıkan bir gençlik istiyorum söylemlerinden sonra faecebook sayfamdan yayımlamı gereğini his ettim..bir ülkede eğer bir başbakan insanların neye inannıp neye inanmayacağına karar veriyorsa.. çağdaş insanların buna karşı duyarsız kalmaları doğru olmaz kanısındayım.tabiki her insanın bir inancı vardır. ama insanların neye inanıp inanmayacağına. ancak kendi iradeleriyle karar vermeleri gerekiyor. insalara zorla inanç veremesiniz. verdinizmi bunun adı demokrasi olmaz. bunun adı despotluk olur.sonuda ortaçağ karanlığına döner. bu da türkiyeyi karanlıklara doğru sürükleyip götürür,
bana çiçekler yerine dikenler yolladın.
ömrümün en güzelyıllarını sen çaldın.
böyle acı çektirmakten sen ne zevk aldın
seni hala sevdiğimi sen anlayamadın.
sararmış yapraklar dökülüyor.
dallar yine öksüz kalıyor.
deli poyraz yine esiyor..
dalları salladıkça sallıyor.
ağaçlar sallandıkça kan ağlıyor.
o yar ellerini koynunda bağlıyor.
anlatıyordu zalım hasan.
nam salmıştım dağlara.
nam salmıştım ovalara.
geceleri. kayalıkların. dibinden yatardım.
ağaç kovuklarından uyudum.
toprak kokardı elbiselerim.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!