Canımm...
Bu gün seni düşündüm uzun, uzun ve sana o bizden bahsettiğim mektuplarımdan yazmakta geciktiğimi fark ettim ve de hayıflandım kendimce ve seni ihmal ettiğimi düşündüm.Sonra elime kalemimi aldım ve gözlerimi kapadım.Bir anda bir gülümseme yayıldı yüzüme ve içim huzurla doldu...Hoş bu özlem ve sevda mektuplarından ne zaman yazmaya kalksam her seferinde de böyle oluyorum ya.
Hava biraz serindi sabah tan aslında ve içim titredi.Şimdi dedim yanımda olmalıydı dedim. Ben yine kömür sobasının üzerinde fokur, fokur kaynayan çaydanlıkta çay demlerdim yine eskiden olduğu gibi yan yana diz,dize otururduk ve yudum,yudum çayımızı içerdik.Çayı yudumlarken yine benim gözlerimi süzerdin ve sen beni süzdük ce ben ben,gözlerinin içine düşerdim.
Sonra çocuk ça bir muziplik geldi aklıma kıkırdadım.Acaba dedim yaşlandığımızda nasıl oluruz.Hani işte senin elinde baston benim gözlük numaralarının ilerlemiş halini anlatıyorum.Eminim zaten kulaklarında şimdiden sorun var ve haliyle yaş ilerlediğinde daha da çoğalacak ve kaldı ki seni iyi bilirim sıkıntıya da gelemezsin hiç öyle cihaz falan da kullanmazsın işte beni çığırtkan gibi evin için de avaz,avaz bağırtacaksın.
Neden? Baba...
Nedenki her bir güne özel günler,özel manalar yüklenir baba?
Oysa anlamını yitirmeyen ne kaldı.
Beraber büyütmeye çalıştığınız bu köhne bedende.
Büyümek; sancılı
Büyümek; can yakıcı,
O
Dünya; denilen kocaman sirkte palyoçoluk yapardı.
Hüzünbaz suratları coşturup gülücüklere boğardı.
Gece olup ta aynayla baş başa kaldığında
Büyük bir kaosu yaşardı...
Unutma;
İznin varmı?
Çok yorgunum çok,çok
Dinlensem sende....
Arınsam
Kapatsam gözlerimi gözlerinde
Milenyum zamanının masallarında söylenip gelen bir aşk bizimkisi.Tutkulu,çoşkun,cesur,kahraman aşıksın sen ve gözlerinden çakmak çakmak sevda ateşi püskürtüyorsun.Dilinde yedi renkli çiçeklerden aldığın balın tadı var.Gönlümdeyse krallara layık tahtın ve sen benim altın bahtım.
Eski zamanlardaysa mistik büyülü bir destan olmuş aşkımızın adı.Şovalyesin ve en zor anlarımda hep benimlesin.Gümüş rengi bir zırha bürünmüşsün sen.And içmişsin ve zaferediyede yemin etmişsin.Vaz geçmek yok senin kanunlarında.Bir kulede kurtarmanı bekleyen prenses se ben.Tek değişmeyen se tüm zamanlarda benim seni beklemem.Senin se her seferinde tam da vaçmişken ansızın çıkıp gelmen,ve beni yorgun yüreğine eş seçmen.
Ama bana şu anı soruyorsan aşkımız suolmalı kanımca.Çünkü bir insanın yaşayabilmesi için en önemli gıdasıdır su.Yada dünyanın yaşaması için gerekli olan arzın dört de üçünü kaplayan hayat sunan,yoktan var eden...Su olmalısın evet subütün kirleri temizleyen,arındıran.Su olmalı senin adın içtikce içimi serinleten.İçtikce doyulmayan rengi olmayan,saydam gibi görünen ama yaşamak için tek gerekli malzemem.Ben se toprak olmalıyım. Sen olmadığında çöl,birleştiğimizdeyse yemyeşil ormanlarla şenlenen.Sen su olmalısın bense toprak tüm ömrümü harcadım seni ararken rüzgarlarda savrularak... Nihayet; geldin...Hoş geldin...Gönül sarayıma şerefler verdin...
Sabır:
gök kubbe altında maviler giymiş
gövdeleri ayrı iki fidan yanyana
renk renk bahar olmuş semaya uzanan kolları
yarap mutluluk yokmuş acısı olmayana...
çılgınlık bu mutluluğa doymamak
Bu gün yollardaydım.İstanbul'un sokaklarını dolaştık tüm öğleden sonra.Kalabalıktık aslında.Ama kalabalık içerisinde ben yalnızdım,yapayalnız hemde.Zihnimden sen canlandın birden.Sen,yani benim yüreği kendinden büyük sevgilim.Yine kendi kendime gülümsedim,içimi bir sıcaklık kapladı birden.Hava mı sıcaktı yoksa senin varlığın mıydı? yüreğimi sahra çölüne döndüren bilinmez.Sesinin tınısı geldi aklıma,konuşurken ki kendinden eminliğin,hatta biraz ukalaca,kendini beğenmişliğin :) Gülümseyişin,seni seviyorum İlk nur'um deyişin,aldı işte yine beni, benden sevdiğim.
Sanki, beraber değilmişiz,yada içimde sanki umman denizler kadar büyük karşılıklı bir sevdam yokmuş.Sanki uzaklardaki bir sevgiliye duyulan karşılıksız bir özlem misali yazıyorum cevapsız bir aşk mektubu gibi. Bıkmadan usanmadan.
Bilirsin,adını yüreğime kanla yazdım ben senin.Senin olmadığın bir gün ölümümdür dedimSen bana çorak to.raklarda cennetin krallığını bahşettin.Sen,masallarda ki gibi büyülü bir aşkı bahşettin.Günebakan çiçeği diye boşunamı seslendim.Sen,yıllar sonra ömrümün hazanında bana bahar oldun,be,seni sevdim...Bana yeniden bak.Sevdiğim,ben seninle yeşillendim.
Martılar çığlık çığlığa yine.
Göğsünü parçalarcasına hemde./
Bir ben suskun kaldım./
Bir benim lal oldu ağzım dilim.
Bir ben hem öksüz /hem yetim kaldım./
Bir ben savruldum sanki karanlığa./
Seni sevmek bir ibadet oldu benim için.Günde beş vakit secdeye varıyorum Rabbimin huzurunda seni bana bahşettiği için.
Adın dilimde bir dua.Ve zikir tesbihimde adını çekiyorum gece bitipte dönerken sabaha.
İlk ezanda senin varlığınla güneşi karşılıyorum.Hoş geldin günüm,gül yüzlüm,evimi ışıtan nur yüzlüm.
Varlığın okadar yakıştı ki yüreğimin sol köşesine.Sol köşesi diyorum çünkü bilirsin benim sol uzuvlarımdır iş gören.Sağım bir savaş mağduru.Sağım sana hayran,solum aşkına vurgun.Beynim sana hastalıklı denebilecek bir saplantıyla tutkulu.Kalbimde adın yazılı.Bağrımda aşkının sancağı.Dilimde sen,gözümde sen.Ve yıldızlar gibi ışıl ışılsın gecemi gündüze çeviren.
Zarifliğin,inceliğin,nezaketin,beni büyük bir özlemle sevişin.Geç gelenim deyişin.Aşkım,canım sevgilim diyerek beni mutlu edişin.Ben seni iyi ki sevmişim.
Birtanem,can tanem,sevda kilimimdeki mine çiçeğim.Yıllar sonra bana umut verenim.Aşkı sevenim daha da önemlisi aşkı sevdirenim.Sana bir gün değil ömrüm boyunca aşkımın mısralarından oluşan yollar döşerim.
Bana İstanbul ol.Yedi tepesin'de senden izler bulayım.Her bulduğum izde sana biraz daha sokulayım.Adın şiirim olsun.Sakla beni. Yüreğinin kuytularına gömmelisin beni, en gizli köşesine.Ama bana İstanbul ol.Esmelisin püfür püfür lodos gibi,imbat gibi.Yosun kokmalı nefesin,sevdiğim.
Ya'da bana İstanbul'u bağışla.Ruhum her kanadığında merhem diye seni yaralarıma basayım.İstanbul bizi sarsın,sen beni.Öyle sarıp sarmala ki beni, en yabani sarmaşıklar bizi kıskansın.Kız kulesinde gözlerinin dipsiz kuyularına düşeyim.Eminönü'nde en salaş balıkçı da senin ellerinden balık ekmek yemeliyim.Sultan Ahmet de seninle secdeye durmalıyım,sen önde ben ardında.Tüm aşk hayatımda peşinden geldiğim gibi.Unuttun mu? ben senin gölgenim.
Bana İstanbul ol sevgilim.
Yada bana İstanbul'u bağışla.
O antolojide şiirlerine yeni yeni paylaşmaya başlayan
nesir konusunda usta bir şaire
kalitesi hemen belli oldu zaten antolojide
ciddi bir değerdir
onu tanımış olmaktan son derece mutlyum
sevgiler
kibar tavasav