Karahisari altınlı besmelesini yazıyor. Kamış bir kalemle.
Yatık duruyor bir kalemtraş. Gümüş kakmalı, hattati ve imzalı.
Hattı bozuk IV.Mehmet gibi eli titriyor.
Ta uzakta miktası ve diviti - ki kuşağına sokar çıkar -
Üst üste duruyor kağıtları: Ebru, Firuze, Jengar.
Ve kağıt makası ve asılı mintanı - ki kendisi dikmiştir ve ek
Evet hep açık gidip gelen ağzın içindi;
Gökyüzünün o huysuz maviliği içindi;
Elma kokan bir Türkçeyle konuştuğun içindi;
Ölümün sefil, kötü belleği içindi;
Her gün Pazar kurulan o sokaklar içindi;
Saçında uykusu kaçmış çiçekler ıslattığın içindi;
Senin üstündedir
Ne varsa yalnızlık, fakirlik namına
Sevmek, yaşamak aşkına
Devam eden ve edecek olan adına
Nasırlı elden sarı yüzden yana
Yani ne varsa yorgun, fakir halkım adına
Her gün böyle gelip dünyadaki yerini alıyor.
'Zor olan, diyor, şiirin hayatını yaşamaktır.
Yazmak sonra gelir hep.' Bir bardak su ister
Gibi kolay çıkıyor bu sözler ağzından.
Kendiyle daha bir içli olmak için sonra
Her zamanki eski koltuğuna gidip oturuyor.
Uyandırdım Hudson’u, tıfıl bir su gibi
Mırıldanıp duran olduğu yerde
Ben ki okudum suları okumadıklarıma geçtim hızla
Okyanus’ta sallandım durdum ölümle bir gece
Nigâri, bir kâğıdı bir kalemi sevdi. Padişahları gördü Gala-
ta'dan. II. Selim'le ava çıktı.
I.François'yı, V.Charles'ı çizdi.
Büyük dedesi gibi satranç oynadı. Bir deniz kitabı yazdı.Bu-
Ölüm daha kolaydır sevmekten,
der ya Aragon
Anla ki ölüme benzer sevmek.
Sözcükler ki alevdir
Ve karadır şairlerin hayatı
Hem nice şiirlerde nice aşklarda
Size baktım. Sesin eski ve yalnız
Sizi soyuyorum. Büyük ağzınız.
Gözlerinizi alıyorum. Gözle-
riniz Ortaçağ. Kocaman ve ıssız.
Yavaş yavaş geçtim kalabalıkların arasından
bir deniz çarpması gibi çoğalta çoğalta geçen
geçtiği yeri
yavaş yavaş çıktım içimden.Dokundum
yavaş yavaş acıya,kuvarsa,şiire
yavaş yavaş tarttım suyu,anladım nedir ağırlık
'Bu oğlan, dedi, daha ne kadar kaçacak?
On ikisinde kaçtı, on altısında kaçıyor.'
Böyle deyip sustu. Ağzının sol yakasında
Toplayıp uzun mu uzun bıyıklarını.
Erzurum'dan mı Tunceli'den mi geliyordu?
Ve dünya şimdi ne kadar büyüktü,



-
Mücahit Aygören
-
Erol Tüfekçi
-
İsgalci Güzel
Tüm YorumlarBalıkesir Öğretmen Lisesi ve Gazi Edebiyat Öğretmenliğinde okuyan biri olarak yollarımız aynı yerden geçmiş kendisiyle. O Manisalı. Ben Balıkesirli. Bunlar da elbet beni yakın tutan sebepler olabilir Necatigil'in deyimiyle "şiirimizin uç beyi"ne. İkimiz de biçim olarak sürekli yeni şeyler deneriz. B ...
bana bazen bu kadar imge şiiri öldürür derditen şair..gerçeküstücü olmaya çalışmışsa da ne fayda..layıkıyla başardığı hiç bir biçimin içinde soluk alamamış ama yine de kendisinin nedense hep sevmişimdir..sanırım iyi bir iz bırakmış bende..lise de onu tanıdığımda şiir yazmayı bırakmıştım..bu adam her ...
Lagimlar, ipekyollari, les yataklari, çiplak balkonlar, sapkin acemi falluslar, yerine inmeyen giyotinler, bir ipte yürüyen kertenkeleler...