Ölüm elbise değil ki alıp bakalım yakışır mı yakışmaz mı diye.
Çaldı mı kapını kaçış yoktur hiçbir yere...
Yaşta sırada desek değil ki öylede,
Haberde vermez ki ben geleceğim diye.
Çat kapı çıkıp gelen tanrı misafiri Azrail'de,
Beklemez ki bir kahve içimi de...
Gitmek;
Ama nereye?
Kaç,kaçabildiğin kadar,
Geceye,
Peki ya;
Nasıl söz geçirecen,
Seni özledim yine,
İki kala sevgililer gününe.
Kendimi gömüp karanlığa! ,
Mahkûm ediyorum geceye,
Karanlık ve sessizlikte,
Sırf seninle olabileyim diye.
Bencilliktir;
Yaptığım belki...
Belkide;
Kırıyorumdur seni,
Bilmiyorum
Ama saklamıyorumda,
Nerdesin anne bu akşam,
Her şeyden çok, ihtiyacım var sana…
Şimdi buralarda, sahte sarhoşluktansa…
Senin sevginde sarhoş olmaya…
Dostum olan yalnızlıktansa,
Senin sonsuz şefkatine…
Zor denen nedir ki?
Mücadele yoksa
yaşamanın anlamı varmı ki?
İnerken iyide,
her yokuşta yoruldum dersek,
Yaşama amacımızın anlamı nedir ki?
Günüm yağmurdan kaçmakla geçti,
Ben kaçtıkça kovalayan tulu idi...
Günüm akşamı dört gözle beklemekle geçti,
Niyet gönül dostuyla görüşmek idi...
Nazar olacak ya terslikler geldi...
Burada olmak anca kısmet misti...
Lületaşının özdeşliğini ararım insanlarda
Aşklarda birbirinin kopyası insanlarda
Leyla'yım mecnunu ararım aranızda
(07.08.08,10.20)
Ellere sürgün bir hayat hayaller
Lallaşmak tüm acılara bazen gerçeğe
Latifeler sarmak mutluluğa tutunmak için hayata
Arada bir çarpar acıların yelleri suratıma
Dayanılmaz bir hal alır soframda
Alaboraya yüz tutmuş bir gemi misali liman ararım o anda
Gülümsemek varmış, Dertlere inat.
Sevmek varmış, Gareze inat.
Kardeşlik varmış, Düşmana inat.
Seviyorum seni, ellere inat.
(2008)




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!