Masallar anlatırdı dedem
Uzun kış gecelerinde
Odamız buz keserdi üşürdük
Gaz lambasının titrek ışığında gülgemiz büyürken
Biz küçülürdük
Benim bedenim kutsal
Toprak gibi
Suya değince
Çamurlaşır diye karkuyorum
Bu nedenle
Suya sabuna dokunmuyorum
Gazeteler yazdı hatırlarsınız
Okuyup adam olacağım diye adamın biri
‘Hayat mektebi’ni boşladığından
Cingözlükten sınıfta kalmış
Yaşı gelip elliye dayanınca
Aşk evlilik yuva-muva gelmiş aklına
Ruhta mı tende midir aşk
Bir şehvet ormanında
Hormonu çiçek açmış
-Henüz on sekizinde-
Kızgın bedende midir
Şarkıyla alevlenen küllenmiş duyguların
Beni okumazlıktan geleceksiniz
Biliyorum
Görmezlikten geleceksiniz
Kardeşlerime yaptığınız gibi
Bir köşede dikilip duracağım
Ne kış kurtulur dilinden ne bahar
Ne ölüm ne ayrılık ne acı
Aşktan reha maşuktan vefa umar
Bir tatlı söz derdının tek ilacı
Balçığı ver bir buket gül yaratır
Tıraş oldu kırpılan saçlarını topladı
Kesilen tırnaklarını
Eskiyen giysilerini
Dişi kırık taraklarını
Otobüs sinema maç biletlerini
Çocuklarının sünnet artığı kurumuş etlerini
Olmadı cemo
Hiç olmadı
Bu sana yakışmadı
Sen dirayetli adamsın
Akıllı metanetli adamsın
Bu teslimiyet de neyin nesi
Leylâ’ya
Rüzgâra yükledik sevincimizi
Gönderdik yağmur yüklü bulutlara
Hayatın yükünü pay ettik aramızda
Mutluluğumuz bir kuşun kanadında
Sırasız ölüm gece gelir
Bir dağ başında
Bir namlu ucunda
Geceyi beklerken pusu
Rüzgârlara karışır yayılır dört bir yana
Ölüm kokusu
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!