Güneş henüz doğmamıştı.
Sessizlikle karışan karanlık,
zihnime binbir düşünceyi taşımıştı yine.
Yaşamla ölümün o ince çizgisi,
her zamanki gibi aklımın bir köşesinde duruyordu.
Eskiden her yeni gün,
daha çok yer görmek,
daha çok insan tanımak,
dünyanın tatlarını ve renklerini toplamak isterdim.
Ama kaybetmek, bir daha yaşayamayacağımı bilmek
her seferinde içimi acıtırdı.
Ama bu sabah…
Korkularım yoktu.
Ölüme karşı cesurdum;
sanki yıllardır peşimde dolaşan bir gölgeyle
ilk defa dostane karşılaştım.
Hayat artık bana eksik gelmiyordu,
ya da fazla da değildi.
Yaşadıklarım, tattıklarım, tanıdıklarım
yerli yerindeydi.
Bu his…
bir doygunluk mu,
bir olgunluk mu?
Belki ikisi birden:
Hafiflik ve ağırlık,
aynı anda yüreğimde duruyordu.
Olgunluk, ölümden korkmamaktır;kabullenmek
Doygunluk, yaşamı olduğu gibi kabul etmektir.
Ve işte bu sabah,
ikisiyle birden yüzleştim.
Hafifleyen yanım sessiz,
ağırlaşan yanım derin,
ama her ikisi de huzurlu.
Belki büyümek budur:
Kendi ağırlığını taşımayı öğrenmek,
ve o ağırlığı artık bir yük gibi görmemek.
Güneş doğmadan,
ben içimdeki sessiz dönüşümün sesini duydum.
Kayıt Tarihi : 5.12.2025 11:12:00
Şiiri Değerlendir
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.




Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!