İki Yolun Dervişi
Vaktiyle,
Uzakta çok uzakta diyarların birinde,
Bir genç vardı kalbi hakîkatle yanmış
Ne adı bilinirdi ne yurdu…
Derlerdi ona
“İki Yolun Dervişi”.
Çünkü
Rüyasında birgün bir bilge
Şöyle demişti O'na:
“Önünde var iki yol.
Güneşlidir biri susuzdur ama.
Gölgelidir diğeri dikenlidir ama.
Seçersen seç hangisini,
Ben olacağım bulduğun sonuçta.
Unutma ama:
Sen olacaksın seçen kendi acısını.”
Uyandığında titredi içi niçin?
Hayatında ilk defa seçim yapmak mı titretti içini?
Bu kadar mı ağır gelmişti kendisine kendi?
Düşündü genç:
“Kolay gibi görünür güneşli yol,
Yakar susuzluk ama.
Serinletir gölgeliyse,
Kanatır dikenler ama.
Seçersem seçeyim hangisini,
Yanacak mı canım?
Hangisine razıysa kalbim o halde
Onu mu seçmeliyim?”
Seçti dikenli yolu ve.
Yaralandı ayağı her adımda,
Kanadı ayağı yol boyunca,
Yırtıldı giysisi...
Diz çöküp ağladı bazen,
Bazen sevdi dikenleri.
Bir çeşmeye vardı yolun sonunda ama:
Akıyor serin sular gürül gürül,
Rüyasındaki bilge oturuyordu çeşme başında ve Gülümsedi:
“Seçseydin güneşli yolu eğer,
Buluşacaktık yine burada.
Benzetirdi seni susuzluğa susuzluğun ama.
Seçtin yolu dikenliyi sen.
Acını bildin mi, razı oldun mu?
İşte bu yüzden artık
Değil yolcusu sadece
Sahibisin bu yolun.”
“Ayak değil aşk yolunda,
Yürek kanar en çok.”
Oldu derviş yolun sonunda
Eğildi derviş eğildi, su içti elleriyle.
Kattı canına can, su
Ama yaşlar döküldü gözlerinden.
Anladı çünkü:
Değil kaçmak acıdan,
Gerçek özgürlüktür adanmak acıya.
Ve insan,
Değil seçemediğinden;
Yanar razı olamadığından.
O günden sonra,
Dediler şöyle görenler O'nu:
“İki yolun dervişidir, bu.
Ama,
Artık değil yol,
Kendisidir yolculuğun kendisidir.”
“İki yol vardı, o kendini seçti.
Yol da onu seçti.”
Kayıt Tarihi : 26.6.2025 08:03:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Şiirsel öykü yazmaya çalışıyorum, hem tasavvufi bir hikâye hem de insanın içsel yolculuğuna dair derin bir alegoriyi anlatmaya çalışıyorum. Şu şekilde özetlemek istiyorum ve üzerine birkaç yorumda bulunabilirim: Masalsı bir girişle başlıyorum. Anonim bir karakter seçiyorum: "Ne adı var ne yurdu." derken O'nun her birimizi temsil ettiğini göstermek istiyorum. Ana temamı: "Seçim ve acıya razı olmak." olarak seçiyorum ve şiirimi bu tema üzerine inşa etmeye çalışıyorum. Şiiri okuyanları sembolik katmanları yorumlamaya davet ediyorum. Rüya alegorisini bir dönüm noktası olarak kurgulamaya çalışıyorum: Rüya, insanın iç bilgeliğiyle karşılaştığı ve hakikatin sembollerle fısıldandığı yerdir. Buradaki bilge de aslında “kendi özü” olabilir. İki yolun alegorisinde: Güneşli ama susuz yol: Kısa vadede parlaklık, uzun vadede yakıcılığı anlatmaya çalışıyorum. Gölgelik ama dikenli yol: İlk başta zor, ama sonunda ferahlatıcılığı anlatmaya çalışıyorum. Sonunda genç, zoru seçer ve bu yolla olgunlaşır, dönüşür, derviş olur. Tematik derinliğe tematik analizle yolculuk etmeye çalışıyorum. Aşağıdaki konulara dokunmaya çalışıyorum: 1. İrade ve Sorumluluk: “Sen olacaksın seçen kendi acısını.” Bu satır, insanın kaderiyle ilişkisini kurar: Seçim bizimdir, sonuç da biziz. 2. Tasavvufî Yönelim: Sonuç değil süreç değerlidir. Genç yolun sonunda DeRViŞ olur sadece bir “yolcu” değil, “yolun kendisi” olur. Bu da fenâ-fillah (Allah’ta yok oluş) ve beka (kalıcılık) kavramlarını çağrıştırır. 3. İnsanlık Hâli: “Değil seçemediğinden; yanar razı olamadığından.” Bu dize, içsel huzurun sırrını verir: Acı kaçılacak bir şey değil, kabullenilecek bir öğretmendir. Şiirsel güç ve üslubu analiz etmek gerekirse: Duru ve anlatıcı bir dil tercih etmeye çalışıyorum: Masal tınısında ama modern bilinçli bir dervişin kaleminden çıkmış gibi. Didaktik ama yumuşak: Öğreti sunuyor ama parmak sallamıyor. Dönüşüm anlatısı: Bu bir kahramanın değil, bir dervişin dönüşümüdür. Bir “oluş” hikâyesidir. İlginize teşekkür ediyorum saygılar sevgiler selamlar aşkla kalın....
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!