Ama bilmeni isterim anne,
ben şimdi büyüdüm.
Senin sevginle,
senin çatık kaşlarının ardındaki şefkatle,
senin gece uykularından çaldığın endişeyle büyüdüm.
Her şeyim eksik olabilirdi bu hayatta,
ama senin varlığın…
o hep tamdı.
Sen bazen yoruldun,
ama yorgunluğunu bize hiç belli etmedin.
Elin çatladı deterjandan,
gözlerin uykusuz kaldı
çünkü ben hastaydım,
çünkü ben üzülmüştüm,
çünkü ben “iyiyim” dememe rağmen
sen içimde bir şeylerin kırıldığını hissetmiştin.
Senin anneliğin
bir mesai gibi başlamadı,
ve hiç bitmedi.
Çünkü sen annelikle değil,
kalbinle var oldun hayatımda.
Herkesin annesi olur;
ama herkesin senin gibi bir annesi olmaz.
Bu yüzden bazen anlaşamamış olsak da
ben seni hep sevdim.
Sen benim omzuma dokunmadan da
başımı düzeltebildin.
Sadece gözlerinle...
Sadece suskunluğunla bazen.
Her şeyi konuşamadık seninle.
Bazı yaraları içime gömdüm,
sen de bazı hayal kırıklıklarını kalbine...
Ama biz içimizden geçenlerle anlaştık çoğu zaman.
Bir bakışla…
bir sessizlikle…
bir çay koyuşunla…
Anne,
ben senin resim defterine sığmayan en karmaşık çizgindim belki.
Ne kadar uğraştıysan da,
bazen taşan bir renk,
bazen yamuk bir çerçeve oldum.
Ama sen hiç silmedin beni.
Eksiklerimle kabul ettin.
Beni hep tamamlamaya çalıştın.
Hatta kendinden ödün vererek...
Senin için “annelik” sadece bir görev değildi,
senin için ben,
hayatının anlamıydım.
Ve şimdi ben,
evladımda seni görüyorum.
Senin o keskin doğruculuğunu,
o asla tükenmeyen sabrını,
o göğsünde sakladığın güçlü sevgiyi...
Sen bana hayatı verirken,
kendi hayatını geride bırakmışsın.
Kendinden vazgeçerek beni büyütmüşsün.
Şimdi ben sana bazen sert davransam,
bazen uzak dursam da,
bil ki içimde hep bir suçluluk var.
Çünkü biliyorum:
Senin yerini hiçbir şey dolduramaz.
Hiç kimse…
hiçbir zaman.
Sen susarken bile
yüreğin konuşur.
Ben uzaklaşırken bile
adımda sen yankılanırsın.
Bunu şimdi daha çok anlıyorum.
Çünkü zaman geçiyor.
Ve zaman,
anne yüreğinin ne kadar değerli olduğunu
sessizce hatırlatıyor insana...
Şimdi,
ne zaman geçmişe dönüp baksam
başucumda sen varsın.
Düşerken,
benim düşmeme izin vermeyensin.
Ayakta durmamı sağlayan o görünmeyen el
hep sendin.
Ve şimdi,
sana bir teşekkür bile edemezken
gözlerim doluyor.
Belki de annelik böyle bir şey…
Oğlunun teşekkür etmesine gerek kalmadan
her şeyi yapmayı seçmek.
Ve hiçbir zaman karşılık beklememek.
Ama ben yine de teşekkür etmek istiyorum sana.
Bir gün her şey için çok geç olmadan.
Beni benden çok düşündüğün için,
ben vazgeçsem bile
beni hep yeniden kurduğun için,
hiç söylemediğim halde
beni sevdiğini hep hissettirdiğin için…
Teşekkür ederim anne.
Ben seninle tartışsam da,
zaman zaman kırılıp uzaklaşsam da,
hep sana dönerim.
Çünkü senin sevgin
bir yuvadır.
Sadece bana değil,
artık benim aileme de...
Rüzgar’a, Serin’e,
ve hatta sana benzeyen yanlarımla
kendime de...
Seninle bağımız
sadece kanla değil,
yaşadığımız her şeyle kuruldu.
Kırıldık,
ama hiç kopmadık.
İşte bu yüzden
senin annen değilim belki,
ama
senin bana ettiğin her duaya
şimdi ben de kendi dualarımla karşılık veriyorum.
Çünkü sen
yalnızca annem değilsin.
Sen benim kalbimin sesi,
vicdanımın kökü,
ve hayattaki en güçlü dayanağımsın.
Ve ben,
ne olursa olsun,
her şeyden çok,
seni seviyorum anne.
Kayıt Tarihi : 13.7.2025 01:45:00
Şiiri Değerlendir
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.



Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!