Bir çığlıkla başlamaz her son,
Bazen sessizliktir, yankısını duymadığın...
Yalnızlığın en ince yerinden geçer zaman,
Bir rüzgâr öper alnımdan,
“Unut” dercesine — ama bilmez,
Unutmak, suskunluktan ağırdır bazen.
Ay ışığı değil artık seni andıran,
Bir gölgenin titreyişinde buluyorum seni,
Ve sen, sözcüksüz kalan her şiirin
Tam ortasında bir sus payı gibi.
Hindiba sustu.
Rüzgâr onu savurup götürdü belki,
Belki de hâlâ bir çocuğun avucunda,
Üfleyemediği bir dilek kadar masum.
Ama ben,
Büyüdüm.
Ve büyüyen her çocuk gibi
İnancımı kaybettim avuçlarımda.
Kirpiklerime ağlayan yıldızları topluyorum hâlâ,
Sözlerini unuttum, ama bakışlarını değil.
İçimde hâlâ dönüyor o sorular:
"Sen nasıl bu kadar... sessizliğin içinden doğan?"
Ben bir yolcuyum şimdi,
Rüzgârın harflerle çizdiği bir haritada,
Adını yazamadan geçip gittiğim duraklarda.
Ve bil ki:
Bir suskunluk bıraktım ardımda,
İçine seni saklayan bir sadakat kadar derin,
Bir veda kadar ağır,
Bir rüzgâr kadar serbest...
Doğan Çeçen
Kayıt Tarihi : 30.6.2025 20:53:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!